okyanus kıyısındaki bir çöl
sesleniyor
uyan!..

-----------------------------------------




hatırlayın
bir temmuz yükü demiştiniz ben’denize
öylesi bir lügata sığınarak
okyanus ötesi bir adresten


bir hediye bahşedilmişti zatınıza
ve gülleri dalından koparmaya alışıktınız ezelden
şimdi okyanus kıyısındaki bir çöl gibi soruyorsunuz
bu suskunluk neden
sizi biraz çocukluğunuza davet etsem
-konuşulmaz ağızda "büyük" lokma varken-



hudutları sınırsız bir dünya ise yaşamak
dört yanı surlarla çevrili
ve bilmediğin bir denizde kaybolmaksa sevmek
adı konmamış iklimlere mahsustur sebepsiz üşümek
bu büyüklükte kaybolmanıza şaşmamak gerek
ki zamanla gençleşen tek canlıdan bahsimiz
-aşk-
hani çay iyi değilse
miktarı ne kadar artırsanız da
memnun etmez dem
size sınırları hudutsuz bir şiir ikram etsem


farkında değilsiniz belki
güneş değil "güne eş" aramaktan yüzünüzdeki o iz/neşter
bundan böyle
bırakmalısınız çiğ güllere aşinalığı
dalında öpüp okşamalısınız
yakanıza değil
ciğerlerinize asmalısınız çiçekleri
gökyüzünde değil
göz yükünde uçurmalısınız kuşları



hadi gelin tam koyalım adını
ki adınız gibi biliyorsunuz zaten
ne öylesine bir tesadüf karşınızdaki
ne ezbere bildiğiniz bir şarkı

korkularınız da cesaretsizlikten değil üstelik
içinizdeki ütüsüz okyanusta yüzen
o tanımlayamadığınız sürekli üzerinize gelen devasa gemiden


şimdi tuz dilini tam sökmüş bir martı gibi davranın lütfen
kısın gözlerinizi, iyice yaslayın sırtınızı göğe
son verin dik durma provalarına
ilk kez güneşe karşı yürüyorsunuz

eğilin!














( sevgili nawal’a kucak dolusu teşekkürlerimle )










ToprağınSesi




.