Rütbebir kaldıraç aradım, kaldırmak için altında kurt kaynayan taşı bilmezdi üstünde oturanlar neler olduğunu derinlerde kavrulurlardı kendi yağlarında biri iki etmeye çalışırlardı rütbe derdi de yoktu onların hani çift maaş kıyağı falan üç beş kuruşa talim eden işçi kendi yorganını kendi dikme derdinde duvar dibindeki koca taşa oturur masal satar, padişahın oğluyla evlenmenin düşünü kurardı kimse çekmezdi kimsenin altından toprağını taş ordaysa, oranındı, orda kalırdı kimse düşünmezdi, hangi zamandan hangi tarihin armağanı yaprağını bilseler anlarlardı hangi temelin üstünde hangi insanlar bakardı yıkıcılar geldi sonra en derindeki en kocaman taşları söktüler yıllanmış çınar gibi köklüydü taş dayanamazdı taşken bilinmeyen bir yere atılmaya atıldı!.. baksa taşlı sokağın sakinleri görürler oturulacak taş kalmamış soracak sorusu ne unutmuş insanlar keşke sorsalar deşilen toprağın karnını neden doyuramıyor bizi? taşlar neden yerinde değil? o rütbe gerçekten sizin mi? hayır.. ramazan rehaveti değil bu.. 08.06. 2017 / Nazik Gülünay |