Bu Şiirdebir şiir yazmıştım ağaç gövdeli, yitti çiçek açmamış kayısı kaldı yerinde koruma altına alınmış gibi, öyle dik çiçeklenmiş elma, vişne, erik ağaçlarıyla sarmaş dolaş, yeniden doğmaya muhtaç kurumuş kollarını çiçekli dallara uzattı öldüğüne inanmadı hiç kimse bir şiir yazmıştım kuru kayısı ağacı yüzlü her dokusunda büyümüş çocukların izleri küçük ayakların büyük düşleri tırtılken kelebek olurdu, ham iken olgun uzaklara gönderirdi türkülerini uzak yolun yolcuları susturur gıcırtılı motor seslerini onu dinlerdi her çay molası, her umut her dizede kururdu göz yaşları, hal iyiye evrim geçirirdi yüzdeki her gölge yerini alırdı gün arası bir tabak güneş, kaç yudum ay sofrasında baş köşeye kurulurdu mutluluk tadında kayısının, mayhoş eriğin olgun bir insan inerdi ağaçtan aşağı kulağında kiraz küpesi, aklında, hiç büyümeyecek çocuk sevgilisi taşırdı geleceğe ağzındaki buruk tadı bakışı her gün yenilenen, eskimeyen günlere gebe bu şiirde gözyaşları yerdi kendi kendini 26. 04. 2017 / Nazik Gülünay |