istiridye sancılarıkeşke anlatabilseydim kendimi bir suçlu gibi oradan oraya dolanarak yeni dostlar bulmadan şimdi başka şehirlere gitmeden bağırmadan çağırmadan ya da küfre dilimi alıştırmadan demem o ki aşktan habersizsin kendinden ötesi yok sanıyorsun oysa bozulmuş büyüler gibiyim ben muska derilerinde çürümeye yüz tutmuş ne Tanrının eli var üstümde ne kulun saçlarını omuzlarından ayırdığın gün giden rüzgarların ahını da bana yıktın neden şu ki üç çeyreklik bir ömrün sonuyum sen de bil sevgilim bizde sofaya ’’ hayat ’’ derler basıp geçtiğimiz için lila gölgeler bekliyorum sisli gecelerde hangi kapıyı açsam bir başka evin merdiven boşlukları çıkıyor bahtıma her köşe başında sicili bozuk bir sokak lambası her kaldırım taşında vurulmuş bir kadın taassuptan öteye geçmeyen bir akıl en güzel kalemleri kel bir adam almış bundan sonra neyi nereye neyle yazayım neler istiyor gönül bilsen neler açılıp git diyorsun bir tekneyle sonsuza kadar çürüyene kadar uzasın sakalların en fazla yüreğindeki kurt düşer haklısın bizim değil bu çağ bu düzensiz dünya istiridlerin kabuklarını kırıyor daha büyüyemeden deniz atlarının sefer hikayeleri yalan gelmediğin yerden bana sensizliği anlatma Resim/Murat Doğukan Ç |
geçmediğin
görmediğin
çözemediğin hayatlardan
mekanlardan
sevdalardan
ders verme der gibisin şair
tebrikler
tebrikler