Uğrakkıdemli bir yalnızlığın uzun dehlizlerinden geçerken, sırıtan sessizliğin yüzünde yeknesak bir eğretidir ömrümün vadesi. cam kırığı mevsimlerden gelip ateşten gömlek giyinen işçi kalbim eksik kalıp düşerken masum bir hikayede ansızın; kana bulanmış bir alınyazısı olup siliniverdi sevincim yüzümden. tırmalayıcı sesleri ayırt etmede usta kimliğim, seçebilseydi uğultusuzluğunu; bir gite sığdıramazdım bunca usulsüzlüğü. gecenin karnında bir çığlık yatıyor sereserpe şimdi, kıkırdağında yara sesleri. boğumlarında izleri kalmış avcumun üstelik tedirgin ellerinin. kavrayıp tutuşun aklımda hala kalbimi. tortulaşmış hüznümü sağıyor gözlerimden bu mevsim, kerevizler içinde usulca büyürken düş köklerim. sisli ömrümün ardında sessiz bir hatıradır şimdi adın, istemsiz düşüp kalkan yüreğimde ise kaynayan yara. kimbilir hangi hikayede geçecek acım, katlanarak bağışladığın ağrıya benzetme bulmak zor, ama bilesin, yüreğin yüreğime son uğrak. talan oldu heveslerim, harabe içimdeki kursak. - Abdullah Cemek |