Üç kere üst üsteŞimdi bu yerler eskiyor Eşkiya inmiş buncadır kentlere Umuyoruz ki kuş konacak çatılarımıza evler çatılara bakacak ve bağıracak kırmayın kanadımızı efendiler kanayacak yerimiz kalmadı Ve oradan Uğulduyorlar uğursuz dilleriyle martılar her şey yasal arkadaş... Sabahçı kahvelerinde ısınmaz oldu ellerim korkuyorum Ellerimi ceplerime sokuyorum sigara içilmemiş odalara sığınıyor düşlerim... Neden yoktun yazıyor kadın masada unutacağı peçetelere üç kere üst üste. Ağlanmış her şey söylenmeden kalıyor öylece içerimizde yollar büyüyor büyüdükçe ıraklaşıyor insan insana... Zühre meselesi üzerine sayfalarca yazıyor Tahir harf heceye hece kelimeye dönüşüyor dönülmez akşamın ufkunda Biraz daha seveydim saçlarını diye demleniyor bardakta şarap şarapta ah... Ağulanmış dilimi sıkıştırıyorum dişlerimin arasına Üşüyorsun sen diye yakınıyor gülüşü boğazına kaçmış titriyor göğsümde yüreği... Bağırıyorum kapı kolunda üç ekmek asılı üç kere üst üste unutulacağımı bile bile... Kırk bir yaşında ölen bir kadının gülüşüne assınlar beni Zühre vasiyetimdir bunlar Vaziyetimi hiç mi hiç sorma vişne çürüğü olmuş bütün bir sokak... Lakırdıya ne gerek sen gülüşünde ekmek kırıntıları büyüt ben kuşlara öykünürüm her sabah... Sevemiyorum artık kiraz çiçekli nazendeleri varsa yoksa hüzünlü kepazelikler mevsim zemheri Üçüncü mevkii bu bildiğimiz hikayeler Kanaviçe işle Zühre zembereğin üçüncü ötüşüne değin... Bu karanlığın geçeceğini bile bile... |
Şiirin güzelini beğenmek ve paylaşmak övünç vermekte…
……………………………………. Saygı ve Selamlar..