GÖÇKum tepelerinde sörf yapıyor duygularım içimdeki boşluğun çöllerinde... Aşkın sıcağına dokunamayan fosiller görüyorum yürüyen cesetler içinde.. Göç eden bedenimi kaçırıyor düş kısrakları nefesi yetmeyen lodosçular kaplıyor derin sularımı... Düşüncenin süzgecinden geçiriyorum eksilmiş zamanı elimin tersiyle siliyorum gözlerimdeki zindanı... Besliyor umudumu kervanların menzilinde gül rüzgarları. Gök kuşakları doğuyor toprağın içinde oynaşan güneş gölgelerinde Yalın ayak bir şiirin dönemecinde kendimle kucaklaşıyorum. Düğüm atıyorum tüm seslerin ucuna açılan yaralar gömülüyor kör bir hançerin kınına.. Donuk bir gülüş kadar kimsesiz değilim artık. bedenim diye bir ayrıcalıktan sıyrılıp usul usul Asuman’a yaklaştıkça.... Vicdan azabı renginde ağır bir havada çocukluğum dayıyor sırtını kerpiç duvara ’Hafızın Kabri’ni’ okuyor babam kulağıma. Akşam sefalarının içinde çakır gözlerini aça aça... Gülümseyişi yaladıkça yüzümü uzanıp yerden alıyorum gökyüzünü... Şiirlerin coşkusunu çekiyorum Yurdun’dan yoluma. ateşli bir yıldız oluyorum bulutların kanadında. Bir çiçeğe tutunuyorum kalbimdeki makas aralığında. Bütün doğruları götüren yanlış ben olsam da razıyım dizelerde darmadağınık olmaya . Yakınlığın; Bütün sözcükleri sizin olsun sadece kendisini verin bana... Karışmadan aşk artığı şiirler Saydam bir yüreğin karanlığına Ferda,ca Edebiyat Defteri Seçki Kuruluna teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.Değer veren yürekleriniz var olsun efendim. |