YAR SARSINTISI
kaybedecek neyim var, kimim var daha
her şeyim sen olmuşken, herkesim bilmişken seni şimdi bu olacak iş mi yani yüreğimi boydan boya sana sunmuşken aklımı sana vermişken, canımı hiç bilmişken beni nasıl sensiz bırakırsın, aklın alıyor mu bunu ve buna hakkın var mı çok iyi düşün yer değil "yâr sarsıntısı" içindeyim, kaç şiddetinde diye sormayın, yüzüm gözüm ayrılığa bulanmış "kimse yok mu?" diye sesleniyorum boş bir umut belki de benimkisi, dünya başıma yıkılmış sanki toz toprak içindeyim, beton bloklar altındayım bu nasıl bir ayrılıktır temelimden sarsıyor beni gelip de canımın üzerine inşa etmiş acıyı ağaçlar devriliyor ömrümde, çiçekler kuruyor, yer çatlıyor hava kararıyor, kuşlar düşüyor yere bu ne olumsuzluktur başımda dolanıyor insanlar uzaklaşıyor, renkler siyah beyaza dönüyor mavi sadece hayalimde bir renk olarak kalıyor yeşil sadece gözlerin olarak varlığını sürdürüyor öyle bir gidiyorsun ki beni diri diri gömüyorsun yaşama kibriti çakıyorsun üzerine benzin döktüğün adama beton bağlıyorsun seni seven adamın ayaklarına ve gözünü kırpmadan basıyorsun tekmeyi atıyorsun denize üstünü başını ayrılığa bürüyorsun ve yusuf’un gömleğini saklıyorsun ki yakup görmesin bir daha yusuf’u oysa o gömleği arkadan çekip yırtan züleyha’ydın sen yusuf aşkının kemaline orada erdi ve aşkın en güzel yüzü oldu başımı duvarlara vuruyorum, canımı ateşlere salıyorum kemiklerimi un ufak ediyorum, etimi jiletle lime lime ediyorum ama hiçbir acı, ama hiçbir acı, yüreğimdeki acıdan daha fazla acıtmıyor canımı sen bütün acılarımın yekûnu, gözlerimdeki yaşların müsebbibi kalbimdeki tortuların, aklımdaki yortuların istisnasız tek sahibi seni azat ediyorum, gidebilirsin ben diyarından başka diyarlara ve ben gidiyorsun diye delirebilirim anında sakın dönüp bakma ardına beni gidişinle değil bir yarım bakışınla bile mahvedersin pimi çeken el olursun, tetiğe basan parmak, sandalyeye tekme atan ayak ah kalbim, bu dünyadaki en güzel insana ev sahipliği yapan kalbim artık o ev bir ömür boyu boş kalacak ve fani hiçbir aşka mekan olmayacak belki de o yâr bir gün geri gelecek ve oturacak gönül tahtına bu âşık da işte o zaman binmeyecek ölümün tahta atına |
Kaleminize sağlık