SANA ÖYLE KÜSÜM Kİ
sana öyle küsüm ki hiç de barışasım yok
insan içine karışasım, yaşayasım bir daha sana öyle küsüm ki topla da gel yeryüzünün en güzel çiçeklerini deste deste gel, demet demet, buket buket üzerime saça saça gel, ata ata, koklaya koklaya gökte ne kadar yıldız varsa al da gel üzerime, yıldızları döke döke gel gölde ne kadar balık varsa topla da gel, bana bakın öyle alık alık ve yerde ne kadar karınca varsa davet et çalışa çalışa gel, kararınca gel, kadarınca yine de barışmam sana öyle kırıldım ki kuru dal gibi ortadan kuru gül gibi ufalanıp saçılsan da başıma, atılsan da yerlere, dökülsen de sana öyle küsüm ki yeryüzündeki bütün gülüşleri topla benim için, boş en tatlı melodilerini terennüm et, nahoş en tatlı yemişlerini sun, dokunmam bile fırtına olup gelsen de barışmam, dalga olup çarpsan da, şimşek olup çaksan da kuş olup konsan da yüreğimin dalına kelebek olup uçsan da ruhumun semasına sana öyle küsüm ki hiç de barışasım yok güneş doğmuş batmış takasım yok çiçek açmış solmuş, kuş ötmüş susmuş başkası var yok umurumda değil yaşayan ölü benim artık bu dünyada, başka örneğim yok kahrolası bir ayrılığın tam da ortasındayım ölesiye seviyorum seni; yanasıya, doyasıya, kanasıya... sana öyle küsüm ki küslüğümden daha büyük seviyorum seni hayatta vazgeçmem senden ama barışmam da karşına çıkmam da, aramam da dağlar misal olsa cüce kalır sana olan sevgime okyanuslar derinliğine örnek olsa pek sığ kalır sevdamın cehennem yanmışlığıma ev sahibi gösterilse zemheri kabul edilir sana öyle küsüm ki kıyamıyorum barışmaya ben sana toptan mutluluk getirmedim asla perakende huzursuzluk getirdim kucak dolusu gülüş getirmedim, göz dolusu ağlayış getirdim hasretlik oldum sana, kasvetlik karanlık oldum sana, aydınlık değil sana öyle küsüm ki o kadar olur |