Kalpsizlere
kimse ‘seni seviyorum’ demesin
kim dediyse dilinde zehri vardı nerede bir güneş doğduysa karanlığı da ardından geldi kimse ‘yaz mevsimiyim’ demesin ardından kışı geldi kimse ‘gülüm’ demesin kim dediyse dikeni kalbe battı kimse ‘dünyan benim’ demesin kim dediyse dünyamız başımıza yıkıldı ‘ocağınım’ dediler sıcacık söndürdüler ocağımızı hemencecik nerede bir güzellik açtıysa salkım saçak yanında bir çirkinlik boy verdi köşe bucak kim ‘dostum’ dediyse gülen yüzüyle postumuzu aldı ikinci yüzüyle kim ‘umudum’ dediyse elini uzatıp umudumuzu çaldı avucumuzun içinde ‘insanız’ dediler, insanlığımızı gasp ettiler ‘özgürüz’ dediler, özgürlüğümüzü zaptettiler bir canımız kaldı dedik, ona da göz koyup azrail oldular gökyüzü olduk siyaha boyadılar yeryüzü olduk aha boğdular bir yeşeren dal olduk taze çiçek açmış onu da kırdılar bir kuş olduk sevgilinin kalp dalında öten sesimizi kestiler kimse ‘seni seviyorum’ demesin kim dediyse - allah için - hiç sevilmedik ‘günahtır kalp kırmak’ dediler kalbimizi paramparça ettiler bilmem ki biz ne yaptık bu insanlara bakıp da açmış oldukları yaralara dikiş tutmaz acılar kattılar canımıza iflah olmaz hüzünler saldılar damarlarımıza gözyaşlarımızı tetiklediler ömrümüzü yediler bilmem ki biz ne yaptık bu kalpsizlere kalbimi söküp de göğsümden diyesim geldi: ‘alın bu kalp sizlere’ |