h'içselliğimöykündüm içimdeki yasak kente, büründüm ölüm uykusunda pinekleyen sırsız aynalarda biraz ben, otağımda yabancıladığım kimliğime. tuğla renginde kusturdum güneşi, ramak kala yıldızların ahengine çomak sokmaya, alengirli bir döngüde kaybettim hissizliğimi. döşüme yatırdım maviyi, gözlerimde sakladım denizi. pirupak değildim, lakin az kirlenmiş bir mazisi vardı ölüm gömleğimin. sanatçı usulü betimledim geceyi, karanlığa iltifatlar şöyle dursun, küfre girdim sessizce ve itina ile. yitirdim duraksız delirmelerimi. akıl işi değil zaten, delirmemek. soba kıvılcımı tadında yaşadım, yersiz dönüştüm bir sehpanın ayak ucuna, çoğu kez paslı bir kaynaktım, dün ile bugünün arasında. şiirbaz geçindim çokça, üstüme alındım fersiz tüm cümlelerimi. bir fular takıp kimsesizliğimin boynuna, fiyakalı ölümler ısmarladım. yakışıklı ölümler... özrümün kabahatimi aştığı geceler oldu, üslup bilmezlikten yargıladım kendimi. doğaya ve bana dair tüm suçları yıktım üzerime, bir şiirlik müebbet dedim. yaz, bitsin. müptelası olunmuş bir manzarayı giyip sırtıma, çalımlı birkaç role bürünüp aldım insanlıktan nasibimi. patavatsız çekişmeler içinde üryan kaldı gülüşlerim. ölmüştüm kendime geldiğimde. eğilip fısıldadım kulağıma bir şiirlik suret dedim, çiz bitsin. - abdullah cemek |