Sana hiçbir zaman yakıştıramadım, Kimsesiz yerlerde, avuçlarını birbirine bağlayıp Umutsuzca gözlerini yummayı . Üzeri martılı bir çöplüğün Yahut bir hurdalığın kenarında -böyle düşününce havalı bir keder fotoğrafı hatırlıyorum: Yere saçılmış romanlar, az uzakta bir kız çantası. Çamurlu eteklerin. Kale burcundan denize nazır. Gülen gezen ama uzak insanlara nazır. Kimsenin seni aramayacağını bilen bir bela ile- Ne için öyle ağlıyorsun, Bütün bir rüya boyunca?
Allah’a isyan ettiğin anlarda bile -Ayağın gaz pedalının sonunda, gözlerinde yaşlar Ne verdi ki ne istiyor diye bağırdığında mesela.- Bir cennetin ağacıydın gözümde. Dalları ellerime değen Bir cennetin ağacı. Altından hiçbir ırmak akmayan Kokusuz.
Öyle ama, çaresiz de değil. Bir daha çaresizim diye yazarsan Bütün acılarımın üzerine and içerim ki Kendimi öldüreceğim.
Zaten bütün hamlelerini Mesela takılıp düşmeleri, dökülüp yanmaları Ve sair küçük kazaları benim üzerimden kurguluyor Sınav gözetmeni. Böyle sinsi yaklaşınca hayat İnsan ölümü de seviyor. En azından o, hiçbir şeyi bu kadar uzatmıyor. Umut yok, sabretmek yok, yanılmak yok, Aniden gitmek var. Valiz kadar bir ağırlık bile gerekmeden. Ebemizin de gittiği yere. Zaten, zaten… Girilmesi yasak bir inşaatın içinde Bir köşeye büzüşmüş duruyorum. Gelip geçen cama burnunu dayayıp bakıyor ve sayılı nefesini oracıkta bırakıp gidiyor. Onlar hep severlerdi zaten, dozer seyretmeyi Ya da bir kazayı. Ben ölsem ne olur Cano?
Dedemin Mekke’den getirdiği o makinayı hatırla Gözümüze tutup, düğmeye her bastığımızda Başka başka resimler görüyorduk. Sen onu hala elinde say. Köşeye her sıkıştığında Mütemadiyen kırpıştır gözlerini. Belki annem çıkıp gelir Elinde soğumuş bir gözleme ile. Sana doğru eğilirken, yazmasının kulpçukları dökülür kara saçlarına. Korku bertaraf olur. -Başka bir acı gelir. Ama olsun.- Annemiz. Annemiz Cano…
Belki sofadaki sediri görürsün. Altında hala incir reçelleri zula. Farz et ki karanlık ama, Parmaklarımızı kavanozların içine daldırdığımız o gecelerden birindeyiz. Acı bertaraf olur. Fareler dudaklarımızı yalayacak. Ama olsun. Onlar geçer, hepsi geçer. Cano. Öyle yapma. Ağlama.
Bu tufanı sen çağırdın Bir sandalyenin üzerine çıkıp İki elini açtın da “Eğer sözünde duracak bir Allah isen, Bütün güzel günlerimi sana bırakacağım. Bir tek beni bir sele katıp, Kimsemin olmadığı bir diyara sürükleyeceksin.” Demedin mi? Ve sana bildirmedi mi O. “Bekle, ben de seninle beklemekteyim” Ama sen beklemedin.
Bana çaresizim deme. Gerçekten güzel insanların payıdır o Sen güzel değilsin artık. Cano.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ÖYLE YAPMA şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖYLE YAPMA şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
beni en çok etkileyen bir metinde hissiyatı geçirebilme gücü. ve belki de içinde kendimi duvarlarına yasladığım duraklar. bu gerek şiir gerek öykü gerek roman olsun, böyle. mesela çok güzel şiirler okuyorum ama çok güzel olmaları beni sarsma güçleri olduğu anlamına gelmiyor. yani kötü değilse güzeldir filan diyorsun ama yok benim yerim değil diyorsun o oda. yani şairin kafası. yani demem o ki kafanın içini seviyorum. kafanı, bize yansıttığın kelimelerin içimde kımıldayışlar titreşimler ve rahatsızlıklar bırakışını. ha o muhteşem öyküleri yazan muhteşem şiirler yazamaz mı? yazar hem de alasını. ancak okurun beklentisinden çok sanırım yazanın bunu önemsemesi gerek. zira sen öyküyle nefesleniyor şiire yalnızca uğruyorsun. ama her gün yer yurt edinmişlerin çoğundan daha güzel uğrayışlar bunlar dememe ihtiyacın yok zira karşımda usta bir öykü yazarı var. ve o kelimelerin ruhunu öldürmüyor. aksine ruh üflüyor onlara.
tüm bunlardan sebep Harun'un beklentisinin nedenini de anlıyorum. kendi okur gözlemim de bu yönde.
sezdirdiklerin hissettirdiklerin için teşekkürler.
Aslında öykü yazacaktım. Kendimi yokladım, zemin öyküye müsait değil. çok çamurlu. saçmalayacaktım. ama yazmam da gerekiyordu. Çünkü o Cano beni bir tek bu yolla duyuyor. uçuruma düşmeyeyim diye refüje kırmak gibi bir şey oldu. söylediklerinin hepsi doğru, anlaşılmak güzel. ama seni görmek en güzel. Harun Aktaş'a daha önceki yorumlarında da katıldığımı söylemiştim. ne diyebilirim ki. kimse bana öyküde bir kalıp tutturamadı, yazdığım tür bile tartışıldı. ben bile bir dala sokamam. ben sadece anlatıcıyım, kurgucu hiç olmadım. hal böyle iken şiire zaman ayıramıyorum. şiir anlatımın yanında başka başka yetenekler de istiyor. zaman istiyor. hatta insanın kendini istiyor...
ben seni okuyunca kaç hikaye geçiyor aklımdan, yazmaya kalksam, hatta yazsam...yazabilsem. neyse belki yeni şiirinde bunu yaparım. seni okumayı çok seviyorum, beni okumanı da...
Şiir gerçekten benim işim değil. Kısa tutmayı beceremiyorum, ya da öykü dilinden arındırmayı. Arada deneyeyim diyorum. Yok...Yine de beğenmenize sevindim. sizi görmek hep çok güzel. sevgilerimle.
İyi bir öykü yazan biri için vasat bir şiir. çalakalem yazılmıştır diyemem, ama bu türden bir duyguyu bana hissettirdiğini söyleyemem. ki duygu yoğunluğu yüksek bir şiirdir de diyemem. ama buna benzer duygularla yazdım derseniz, gene anlarım sizi. Şuan için bu imkansız ve şiiri okuyorum. bunu dikkate alarak söylüyorum bunları. şiirlerinizi özellikle öykülerinizle kıyaslıyorum, çünkü benim için şairden çok öykü yazarısınız. ve her defasında bu yöndeki yatkınlığınız gözüme çarpıyor. Dilerim söylediklerim, doğru anlaşılır. sizin de ifade ettiğiniz üzre, öyle yapma!yın
İntihar edenleri anlamaya çalışmışımdır hep. Son andaki hissi. Sanırım anlayamayacağım, birgün o noktaya gelmedikçe. Ki dilerim kimse o kadar çaresiz kalmaz. Allah en güzel yardır... Okuduğunuz için teşekkür ederim Yekta Bey. Saygılarımla.
Bogazimda düğümler.. şiirini okumak icin kac defa gozlerimin kendine gelmesini bekledim, kac defa es... aglama cano diyorsun ya, mümkün mü ki cano ağlamasın?
Bugun kitapcidaydim ve ben ne zaman kitaplarin arasinda dolaşsam sanki muzede ya da mezarlikta dolasiyor gibi hissediyorum kendimi. Icimi bi aglama istegi kapliyor, hani boyle hıçkıra hıçkıra. Yazarlarin yuzlerine bakiyorum, bi dolu kitap bi dolu yazar. Bi dertleri varmis anlatacak. Belki çok kivrandilar ve siralarini savip gittiler işte. Garip, sonra o ayagin gaz pedalıyla buluşması o anlarda, o öfkeyle. Bazi zamanlar hic gecmeyecek gibi. Yani o kendine olan öfken.. işte içini susturmak için mi, kendimizi kendimize mi yoksa Allah'a affettirmek için mi tüm bu uğraşlar? Neden yasiyoruz Aynur, bazen düşünmeden edemiyorum. "Ben ölsem nolur cano" o yuzden de bu replikte koca bi gülümseme işte.
Ve uzattim ama soylemeden geçemeyeceğim. ayrintilarin öyle güzel ki, hep bizi guzel bi seylerin kenarinda birakiyor. Annemin biz daha cocukken Mekke'den getirdiği o cevirdikce resimleri degisen makina.. olsa da baksam.. hâlâ ayni seyleri görür müydüm acaba..
Hep yaz ki nefes alalim böyle uzaklardan, böyle hisli..
:) hic oyle sır saklama gibi bi niyetim yok dogrusu, sadece biraz gulumseteyim istedim:) Ankara'dayim ben, annemler Duzcede ama:) yani neden olmasin ki, hayat kisa dünya küçük.. beklerim Allah yaşa kulum dedigi surece...
Şehri de sır gibi saklıyoruz yani :) Belki her ne şartta olursa olsun geleceğim. Saçmalamak mı, duymamış olayım.
Benim de işyerimi su bastı bu hafta. tepemize yağıyor bir haftadır. Hava muhalefetinden köylere de çıkamıyorum. Zaman gani yani. Hayırlı cumalar kardeşim. sevgimlesin.
Simd baktim da haritadan, Anadolu otoyolundan O-4 uzerinden gidilirse 344.9 km,takriben 3 saat 20 dk. Yok D-140 uzerinden bozuk yoldan diye tuttrulursa 346.6 km,yaklasik 4 saat 36 km. Yok ille de cokbenzin harcicam diye tutturulursa D650 ve D200 uzerinden gidilebilr. O da 451.9 km, 5 saat sürüyormuş:))
Uzun zamandir ilk kez bu saatlerde evimdeyim, hoşgör:) zaman olunca insan sacmalama keyfiyeti de buluyor.
Teşekkür ederim bunca yüreklendirme için. Evet yahu, keşke senle aynı şehirde yaşıyor olsaydık biz :) Kocaeli'ye ne kadar uzaksın ki... en baştan dediğim gibi; seni seviyorum.
Yani var ya Aynuurr, "oyy" diye okudum, evet cok alcakgonullusun kesinlikle siir konusunda. Ben laf olsun diye ya da tek şiirin uzerine de yazmadim. Belki baska degerlendirenler hakli degillerdir, hic boyle düşündüğün oldu mu.. benim boyle sacmaliklarim vardir, ben yazmaya ilk siirle basladim diye siirde bunca ısrarım. Yoksa 6 yildir şurda, aa yazilariniz cok guzel ama siirleriniz icin ayni seyi soyleyemeyecegim tarzı yorumlari oyle cok duydum ki:) ama birakmam, birakirsam siire vefasızlık etmis olurum.. herkes herkesi okuyacak diye bi kural zaten yok. Laf cogltmak degil derdim ama lutfen arada siir de yaz, gercek siir hissettirendir bana kalirsa. Ve bi dolu alakasiz laf kalabaligindan oteye gecemeyen siirlerden cok daha hissediyorum icimde şiirlerini.
Benim şiirde iyi olmak gibi bir isteğim de yok. Varım yoğum dünyam öyküler biliyorsun. sen iki dalı da aynı düzeyde yürütebilen bahtiyarlardansın :) sevgiler canım Küss'üm.
Biliyorum, sen hep içinden geçeni söylersin...Duygularla yazdığımız şiirleri yeterince değerlendiremiyor olabiliriz. Yani objektif olamıyor olabiliriz. seninle benim farkım ben gerçekten şiir yazamıyorum. Bunu alçakgönüllülük olsun diye demiyorum. Sen şiir üzerinde uğraşıyorsun, emek veriyorsun, çalışıyorsun. ve gerçekten çok iyisin.
Ne garip ki benzer sebepler bizi kitapciya götürmüş:) bicok kitapci gezdim dün. Kitaplar gibi kitapcilar da farkli. Bazisi biraz daha populerlik kaygisi guden kitaplari on planda tutuyor,ki o reyonlarda hic isim olmuyor:) bazisi ise bambaska tatta. Yani hâlâ ümidim var,eger ayni sehirde yasiyor olsaydik isim onerebilirdim..
Bu şiiri aglayarak yazdigini taa içimde hissettim. Ağlayarak okudum. Bu tarz siirler farklidir. Herkese begendiremezsiniz, ben de ne zaman aglayarak yazsam bi şiiri, cok elestiri alirim. Beğenilme kaygisi yoktur cunku o zaman. Herkesin begenisi elbette farkli. Ama kim ne derse desin bu o tarz şiirlerin degerinden bi sey eksiltmiyor.. ve bu siir gercekten cok kiymetli. Siir yazma konusunda lutfen kendine haksizlik etme. Boyle dusunmeseydim asla bunlari gelip de buraya yazmazdim..
sevgili Küss, O da öyle demişti "sen ağlama dedikçe ağlayasım geliyor" diye. Demeyeceğim daha artık zaten. dün ben de kitapçıdaydım. görme engelli bir arkadaşım için kitap arıyorduk. Ben eski tadı almıyorum kitapçılarda. Yeni yetme romancıların sıradan aşk korku vs. romanları rafları istila etmiş durumda. Okunuyorlar da. Sevinmeli mi üzülmeli miyim bilmiyorum. bu şiiri ağlayarak yazdığım muhakkak. Bazen oluyor öyle. neden yaşıyoruz, hergün kırk kere aklımdan geçen güzel soru. bir o kadar da cevabı var... seni seviyorum.
Bu tufanı sen çağırdın Bir sandalyenin üzerine çıkıp İki elini açtın da “Eğer sözünde duracak bir Allah isen, Bütün güzel günlerimi sana bırakacağım. Bir tek beni bir sele katıp, Kimsemin olmadığı bir diyara sürükleyeceksin.” Demedin mi? Ve sana bildirmedi mi O. “Bekle, ben de seninle beklemekteyim” Ama sen beklemedin.
Bana çaresizim deme. Gerçekten güzel insanların payıdır o Sen güzel değilsin artık. Cano.