AKRAN-I AĞIT
Yüzünde ağzının yerini arıyorum pusulayla.
Dilinde toplanmış bütün kalabalıklar Bir öpebilsem, Sana, içinde gül geçen bütün nine masallarını getirsem, Doğma büyüme bütün hüzünleri silsem tahtadan, Tebeşir tozunu yutkunmaya razı. Alt yazıyla geçiyor geçmişim gözümün önünden, Seni rivayet ediyor bütün rabiğler Rüyamda jilet görüyorum Dilim kesiliyor. Yaralı cümleler tutuyor genzimi. Ruhumu şeytana kapora bırakarak Bir Rus romanına kaçıyorum. Çay içiyoruz Tolstoy’la Yalnızlık, şu karşı tepe Boyası rutubetten dökülmüş duvar ve Kerem’den konuştuk. Aslı’nın yokluğunda Tefhim edildi bütün acılar Müşterek ağladık yokluğa Müşterek öldük, Ben payına da öldüm... Akan gözyaşlarına; Burnumuzun dikini gösteriyordu trafik levhaları. ve peşimizde bağlamından kopmuş bir sürü sözcük. Kaçmamız lazım Bir şarap testisine yahut Ağır aksan ağıtlara belki... Yarım dalgın , bilinçsiz Çağın çarmıha gerildiği zamana Meryem’in inancına... pynst. |