Rüyaburnumun direğindeydi sevgi yıllanmış şarap gibi içime aktı hani uzun uzadıya konuşmadı dilimiz gözlerimizin barışıklığı yetti bulutları harbiden biz aralardık sesi kısılmış bir şarkı çoğalırdı sesinde içim titrerdi ta uzaklardan açardım radyonun sesini dinlerdim özlemini eften püften günler değildi birbirimizin rengini giyinmemiz sokağın derdini birlikte içimize çekmemiz bir of bize bir of dul Halime ablaya çekerdik bir hanın eşeğinin bir de kızının, oğlunun yükünü taşıyan biz kalmazdık bize ne çok yerlerdi oramızdan buramızdan ruhumuz olmasa özgür tüketirdi ilk bulutun yağmuru burnunu çekemezdi çocukluğumuz oyunda eşeğim olurdun hayatta hiç binmedim üstüne yaşasan da sevdayı bensiz bir çamaşır ipine değil kalbime astım adını bana yetmedi bil ki göz renginin beni görünce değişmesi suya düşmesi salkım söğüdün altında çocukluğumuzun sallanması ikimizin de aynı rüyayı yaşamamız birbirimiz için şiir olmamız sonra dağılıp gitmesi dizelerin ilk fırtınada kim toplar şiirin eteklerini 10. 08. 2016 / Nazik Gülünay |
kutluyorum yüreğinizi ...