Sandığım
Yiğitlenip, yerden yere nefsimi,
Serdim sandım, amma lakin seren O. Din adına kınayarak eskimi. Yerdim sandım, amma lakin yeren O. Aşk gelip de, sarartınca rengimi, Kolay iken, zor eyledim cengimi, Er meydanı denen, yere kendimi, Sürdüm sandım, amma lakin süren O. Sorguladı beni aklı-selimle, Boğdum gitti benliğimi telimle, Defterimi irademle elimle, Dürdüm sandım, amma lakin düren O. Nasıl kapladıysa zatımı Zat-ı, Oku deyip tersyüz etti lügatı, Senin diye, her fiili sıfatı, Verdim sandım, amma lakin veren O. Acı vardı, gönlümdeki yarada, Yıllar geçti, çok eğlendim burada, En nihayet, özlediğim murada, Erdim sandım, amma lakin eren O. Tevhit lafzı, dolanırken sözümde, Hakikatten, zerre yokken özümde, Cümle âlem, batınlaştı, gözümde, Gördüm sandım, amma lakin gören O. Farkı farkla, fark edince civarı, Aydınlandı, Hak Muhammed diyarı, Yıkılırken, şeriatın duvarı, Ördüm sandım, amma lakin ören O. Pergelini, yüreğime saplayıp, Diğer ucu, âlemleri kaplayıp, Kâinatı, bir noktada toplayıp, Derdim sandım, amma lakin deren O. Isra diye, yaralının göçünü, Dörde çekip, alıp gitti üçünü, Yakınlığa, yayın iki ucunu, Gerdim sandım, geremedim, O gerdi. Mustafa Yaralı |