babamın "piçakları"
ayağa kalkmış sular oturunca
güneşten yüz çevirince dünya bir gecedir, süzülür dağ başlarından toprak uyur! ağaçlar büyütüp, meyveler sayıklamaya tabiat tarifleri kitabının orta yerinden rastgele bir sayfa “küpe çiçeği nasıl şekerlenir?” yumuşacık esen rüzgarların adıyla (“peki bir küpe çiçeği nasıl şekerlenir?”) gelinlik bir kız bu kaçıncı ikindinin sırtında? hangi rengi filizlenir? kimi düşlenir? denizin kalın derisini yırtarak sürekli bir kahkahanın peşi sıra yüzüme bir garip gökkuşağı oturmuş çelik mavisinden, dehşetli ateşlere göğüs kafesime yabani bir hayvan daralıyor, genişliyor... dövünüyor nefes nefese babamın “piçakları” cinayete kurulmuş ağırbaşlı kesiklerle, incitmeden toprağı yaz duvarnda oynaşan gölgelerin adıyla hızlanıp yavaşlayan bulutların adıyla avluda bölünmüş küpe çiçekleri güneş şekerli bir yaz mevsimine takılmış diriler, ölülerin üstünde yani bir dile soyunuyorlar ben daralıyorum, genişliyorum mavi bir suskunluğu sımsıkı giyiniyorum babam uyanıyor! ağaçlar büyütüp, meyveler sayıklamaya |
Bazı şiirler vardır, okudu mu, şiirin kendisi olur insan...
Teşekkürler...