Duasız Çocuklar
Daha doğru dürüst ibadet edilmemiş mabetlerde
Başkasının duasına âmin diyen bir kız çocuğu gördüm Gölgesine sarılıp uyumaya çalışıyordu soğuk sütunlarda O kadar yetimdi ki kendisine ait bir duası bile yoktu Kapıları göğe açılan korkuları okunuyordu gözlerinden Loş çalgılardan sarhoş olmuş o baygın bakışları Namlunun ucunda bekleyen bir kurşun gibi Yakıp küle çevirdi yalın ayak kalmış bilincimi. Gökten bir mendil bekliyor gibiydi Gözlerinden akan yaşları silmek için. Son kullanma tarihi geçtiği halde Ateşleri söndürmek için kullandığım kelimelerim Yapmadığım halde söylediğim öğütlerim Önce estetik bir ip bağladı boynuma Sonra gözyaşı olup düştü o küçük kızın avucuna. Belli ki hiç bu kadar kirli cemre düşmemişti ellerine Bir mumdan damlayan günışığı gibi Avucuna bakıp kaldırdı kafasını Çok ayıbınız var bayım çook dedi Nasıl bakacaksınız aynadaki karşılığınıza deyince Leş yiyen sahte yanlarım döküldü başucuma. Ve anladım ki; Küflü adamlardık biz aslında Cehennem‘in kapısını sökecek kadar Günah batağına batmış küflü adamlar… Sonra Küçük-büyük hiçbir adımımın, Doğru dürüst bir kaldırıma kavuşamadığı Gri renkli bir tren istasyonunda Sarılabileceğim çocuklar aradım. Ölüm taşıyan vagonların ardından bakarken Ecel vakti gelmiş peronlarda bekleşen Ve teri misk-i amber kokan evladını; Kanının kokusundan tanıyan anaları gördüm. Sonra anladım ki; İstanbul’da çocuk olmak kolay da Şam’da Halep’te baba olmak çok zormuş... .. |
İstanbul’da çocuk olmak kolay da
Şam’da Halep’te baba olmak çok zormuş...
Şiir di...
Tebrikler