Bazan yazmak isteriz yalnızca yazmak. İçimizden çıkmak, içimizdekini çıkarmak için yazmak. Yazmak işte yalnızca yazmak...
ŞairYazar
- 1 Temmuz 2010'den beri üye
Şiir Yorumları
Fırat Avcı
26 Temmuz 2013 Cuma 09:15:44
Fırat Avcı
25 Temmuz 2013 Perşembe 11:39:31
Akşamın serin şerbeti şimdiden hazırlanmış ne güzel. Ellerinize sağlık. Sevdadanlıktan süzülen hoştu.
Fırat Avcı
25 Temmuz 2013 Perşembe 09:24:16
Ağızdaki doğum sancısı: Kelimelerin doğum yeri ve sancısı. Hepsi bir yana, ayrı durdu bu imge. Tebrikle.
Fırat Avcı
24 Temmuz 2013 Çarşamba 15:49:39
Ne hoştur o beklenen ve sürekli çağırılan sevgili? Benim anlamadığım, beşeri olanı o denli gözümüzün önünde tutuyoruz ki, bu kelimelerin ilahi olana yükselebileceğini tahayyül edemiyoruz. Ne kötü... Tebrikle.
Fırat Avcı
24 Temmuz 2013 Çarşamba 09:07:49
Fazla isyan, sitem fazla, anlam fazla. Bütün safraların atıldığı söylenmişse de bu pek kesin bir hüküm sayılmaz. Çünkü erken, fazla.
Fırat Avcı
23 Temmuz 2013 Salı 17:56:50
Nerede Alaz kelimesini görsem o kitap geliyor aklıma: Yazarı, henüz 24 yaşında olan Ercan Akarsu. Kitabın adı berrin. Aslında neden Alazın kitabı çağırıştırdığını söylememeliydim. Sürprizi kaçtı belki.
Ben korkuyorum artık kaleminiz adına...
Ben korkuyorum artık kaleminiz adına...
Etkili Yorum
Fırat Avcı
19 Temmuz 2013 Cuma 15:40:25
Seviyorum bu kalemin imge seçimlerini. Hem kulağa, hem akla, hem içe hitabı seslenişi var. Sevgili sandığım adam imgesini naçizane cımbızlıyorum yalnız özellikle. Aslında sıradan bir kaç kelimenin yanyanalığı. Sevgili, sandığım, adam. Pek çok kez kul...
Fırat Avcı
19 Temmuz 2013 Cuma 09:24:43
Fırat Avcı
18 Temmuz 2013 Perşembe 09:29:26
Almanya acı vatan diyordu bir film afişinde. Daha pek çok yazı, film, belgesel var bu dahilde. Galiba bilen hisseden olmak başka şey gurbeti derinden. Özlemek sılayı, böyle bir şey. Tebrikle. İç burktu yazı biraz ya, gerçekti sonuçta lafzı...
Fırat Avcı
17 Temmuz 2013 Çarşamba 17:15:56
Delişmen, sakin. Garip bir armoni var yazıda.
Pek çok imge yazıyı karşıt gibi görmemizi sağlıyor. Fakat aslında kendi lisanınca anlatıyor yazan meramını olan bu. İçinden anlamlar koparılmadan tüm halde değerlendirilmeli. Pek çok sitem var...
Pek çok imge yazıyı karşıt gibi görmemizi sağlıyor. Fakat aslında kendi lisanınca anlatıyor yazan meramını olan bu. İçinden anlamlar koparılmadan tüm halde değerlendirilmeli. Pek çok sitem var...
Fırat Avcı
17 Temmuz 2013 Çarşamba 09:01:38
Yazı tamam da, ben asıl herkeste nasıl böyle dehlizler bulunduğunu farkettim. Hepimizin gidenlerine dair iki çift lafı var galiba, bitmek bilmeyen.
Bir örneğim vardır benim buna dahil. Hani son söz deriz, son kez deriz, kavga ederken bile...
Bir örneğim vardır benim buna dahil. Hani son söz deriz, son kez deriz, kavga ederken bile...
Etkili Yorum
Fırat Avcı
14 Temmuz 2013 Pazar 01:25:10
Güz çok kızacak kalemlerimize. Ona reva gördüklerimiz için. Fakat biz hep bağışlayacağız onu, bizi layık gördükleri için. Tebrikle.
Fırat Avcı
14 Temmuz 2013 Pazar 01:03:20
Renklendikçe mi özgürleşir her şey, yoksa renksizken mi daha özgürdür? Kelimeler anlatıyı kolaylaştırsaydı keşke hep. Fakat biz yine de kelimelerin sadık bağımlıları olacağız galiba. Tebrikle.
Fırat Avcı
4 Temmuz 2013 Perşembe 09:27:29
Çok elverişliydi yazı. Susmak için, söylemek için, anlamak için. Gariptir, yeni keşifler tükenmiyor bu platformda. Cazibesini hep koruyor bunun için. Kutladım.
Fırat Avcı
3 Temmuz 2013 Çarşamba 16:15:26
Tam vaktinde okumuşum yazıyı. Tam. Kutladım.
Fırat Avcı
24 Haziran 2013 Pazartesi 09:50:54
Bazi duygular vestiyere asılır kalır öylece. Bazıları kütüksüzdür, sanki nüfus kaydı bulunmayan insanlar gibi. İçsel olanı his yapabilmek galiba herkesin harcı olamıyor. Belki de asıl hata, bu harcı herkesin karabilmesini kurmak. Tebrikle.
Fırat Avcı
19 Haziran 2013 Çarşamba 13:25:02
Sahi ses nerde? Sesini yitirmişti sanki yazı. Sadece yazanının değil kendisinin sesini bile kaybetmişti. Öylesine boğuk ve hırıltılıydıki duyduğum ses, hayli yorgundu, hayli zordaydı da ayrıca. Şamar gibi kocaman bir şeydi yüzümün yakınlarından geçip...
Fırat Avcı
18 Haziran 2013 Salı 16:48:01
Hoştu yazı. Devrik ve kısa tümceleriniz konusunda galiba haklıyım. Yalnız, bir şey kurcaladı aklımı: Bozuluyor kafam yerine bozuluyor kafiyem mi deseydiniz? Ben böylesini dah abir yakıştırdım yazıya. Tebrikle.
Fırat Avcı
13 Haziran 2013 Perşembe 15:12:36
Şimdi farkettim: Bir yazı ekledim adı ömürlük. Sizin rumuzunuz da böyle. Sakıncası yoktur umarım? Ben farketmedim bu detayı üzgünüm.
Etkili Yorum
Fırat Avcı
13 Haziran 2013 Perşembe 12:01:52
Aslında hoş yazı. Fakat bir ayrıntı var, gözümden kaçamayan: Başına geleni sormamasını bir çoğuldan istemiş yazan. Sonra, özel bir isime hakim beye hitap etmiş. Bu hitabını ise tekil bir şahsa doğru yöneltmiş. Yani çoğul ve tekil biraz sarmaşıklaşmış...
26.7.2013 02:10:20