istersen kemiklerinden başlayabiliriz yalnız her yangın sonrası kararır insanın yüzü bazen kalbi, çok tabi önceden tekrar ısınmıştır tenceredeki yemek seni gözlerinden ayırıyorum özlemine plastik kokular saçarsın
körpe budun olduğumuz dakikalarda kuzeyden dökülen anıları gemilere yükleyip okunu inzivadan çıkarsınlar dilime erişsin belleği büyük ağrı var bu aralar kilometre başına ne devesi kalmış ne atı belki gariban birkaç eşeğe tav olayım gözlerine hayran kaç hayal var yan yana yatacak bize kalan
küssün parmak ucunda, dokunma benim yüzümden mi sırtına dayanan rüzgar paslanacak hatırası bol surlar gar da beklemeyi de seversin medet ya tanrı, atlı arabasıyla taşınan o çocuk vilayet kazasında daha pek çok şey altmışlarda iran postundan gavur zulmünden şerefli halka postal nidaları yetişmiyor ağzıma beş kardeş denizine su veren dudakların hazret, pek ağırdır dizlerine vururken def gibi sesinde hüda’ya niyaz yersözünde tek bir hakikat
beyaz üzerine yeşil renkte bir pike takımı yağmur çağırır bu hüzün ölmeden görecek miyiz gözlerimizle eskaza bir daha bahar gelirse saçılmadan etrafa damla misali yine kaçış bir vakte derman olursa evliya; sabır
hem lâ mekan, dayanak öznesi boğazda bu kimseye reva değildir,unut perde tozunu toprak atılır da üzerine, anlarsın buymuş gerçekte sana kalan
akıl var, mizan sanki yok hiç çocuk olmamış gibi kinlenen neslin ağrısında olunan gece olmuyor kahır
sabahın seherinde kalkıp, ağla sır olmasın hem ne desinler de desinler, bak şimdi neredeler yazık nefsine aşina kalana
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
'kalana, kalmayana' şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
'kalana, kalmayana' şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"Duyanlara duymayanlara" diye bi şarkı vardı ya, o aklima geldi. Alakasiz ama.
Gecen bi Bosna Hersek belgeseli izledim. Ve o an cocukken tek katliamin yapildigi yerin Bosna oldugunu dusundum, ne bileyim ya da haberlerde sadece orasi gosteriliyordu. Yani direnisin adi, acinin adi Bosna'ydi.. yillaar sonra Boşnak birini tanidim, hayatimi, dusuncelerimi kokten degistiren. Sesini duyduğumda bile hâlâ aglayasim gelir. Simdi ne yazik ki, acinin adi ne bilmiyorum. Katliam olmayan, halkina zulmedilmeyen bir musluman ulke kaldi mi , hangisine uzulelelim, uzulsek ne degisecek, bu kadar sessizlige Rahman-azze ve celle- ne diyor... gibi bir suru soru var iste:(
Suriyelilerin ulkemize ilk geldigi zamanlardi.. Bazi duyumlar alan Suriyeliler daha rahat bir hayat icin olsa gerek Hatay'daki kamplari terk etmis ve Ankara'ya gelmislerdi. Umduklarini bulduklarini hic sanmiyorum. Ulkesi olmayanin neyi olur ki..
Neyse işe giderken bi sabah Kizilay'in tum sokaklarinda suriyeli aileler gordum. Dileniyorlardi, bebeklerin biberonlari yerde, yiyecekeler posetler icinde, anne baba cocuklar hepsi yalinayak yerde, oylece yasiyorlar... kac gun kendime gelemedim tabi ki, bikaciyla konusmaya iste bi seyler yapmaya calistim. Ama o ilk gordugumdeki en buyuk korkum da buydu, bu goruntulere alısip da ya duyarsizlasirsak.. artik hicbir sey hissetmezsek? Ki zamanla oyle de oldu:(
Gecen bi Bosna Hersek belgeseli izledim. Ve o an cocukken tek katliamin yapildigi yerin Bosna oldugunu dusundum, ne bileyim ya da haberlerde sadece orasi gosteriliyordu. Yani direnisin adi, acinin adi Bosna'ydi.. yillaar sonra Boşnak birini tanidim, hayatimi, dusuncelerimi kokten degistiren. Sesini duyduğumda bile hâlâ aglayasim gelir. Simdi ne yazik ki, acinin adi ne bilmiyorum. Katliam olmayan, halkina zulmedilmeyen bir musluman ulke kaldi mi , hangisine uzulelelim, uzulsek ne degisecek, bu kadar sessizlige Rahman-azze ve celle- ne diyor... gibi bir suru soru var iste:(