Tırtar / Tart
dağ başında bir başınasındır
yapayalnız bir başına ceketin omuzlarındadır içmişsindir avuç avuç, kanamamışsındır, ya bir pınardan buz gibi akan ya da dağlardan inip gelen kar suyundan avuçlarını doldurup kocaman-kocaman yüzüne çarpmışsındır su! kollarını suda tutmuşsundur mendilini ıslatıp başına sermişsindir önünde uzayıp giden yolda artık daha güvenli, iştahlı, diri daha güçlü adımlar atmaktasındır. içinde huşu! ıslıkla içinden geldiği gibi güzel günlerdeki türkülerden biri ve sevdiklerin-dostların güzel anılar üzerine süslersin düşlerini “-işte” dersin “-yaşamak bu” mis kokulu hava, zümrüt yeşili toprak ve memleket suyu “-şe(hi)r de mapıs hayatı yaşayoz valla nerde ayak basacak bi garış toprak her goyun kendi bacağından asdılıyo, kim kime dum-duma nerde “aç mısın” “açıkta mısın” bi halını soracak bi gonşu nerde kölge gerecek bir dal, nerde soğukdan goruyacak bir kuytu” “-sabahın seherinde evden işe, servise geç galma telaşası içinde gecenin leylisinde eve bu ne kira, bu ne taksit, çay paran kalmaz cebinde sarılamazsın, karşına alıp yüzlerine bakamazsın çocuklarının “-su ver” diyecek yüzün yoktur eşine keşke dememek kaygısı, korku! hele bi de bazı arkadaşların kı ğibi hanım da çalışıyosa dünyanın öte taa tarafında sabah kalkacak çocuğu hazrlayıp bakıcıya bırakacak işe yetişip akşama kadar çalışacak yetişip, alacak-üşütmeyecek çocuğu! akşama eve gelip, yemek hazırlacak yiyip kaldıracak, bulaşığı yıkacak çocuğun altını alacak, mamasını hazırlacak, bulaşık yıkacak, “hayat müşterekdir” diye yardım etsen ne olacak etmesen ne olacak evlilik mi bu! bunun adı evlilik bunun adı yuva, olacak bu çocuk böyütmek olacak bu çocukdan vatana millete hayır umulacak öksüz-yetim olsa hadi dersin ki adı belli peki ne bu! sizden eyi olmasın bi arkadaş deyo ku; “-valla işden geliyon çocuk uyumuş ertesi ğün, uyandıramayoz a(ğ)lamasın deye” çocuk “anne” deye bakıcısına deyomuş buyur.. şimdi ne oldu! hafta sonu uyanıp da bakıcısını göremeyinşe basıyomuş ağıdı-fuğanı “-nalet ossun” deye gahrediyomuş şerli amir-memur da olsa dışardan geleni horsunuyomuş kimse inmin-cinmin sormayomuş köyde bırakmışız gonşuluğu! eyisi mi şerde gazansan bile; çoluk-çocuk evin-barkın köyde duracak diyecen ki; anam-bobam-akrabam çocuk; kendi akrannarıynan, hısım-akrabanın arasında galacak döğüşecek, oynaycak, sen de işini bitirince… gelip köyde baca(ğı)nı çelip oturacan gafan dinç olacak ………..ves-selam” emme doru, emme yannış böyle emrediye hafsalam gafamın aldığı bu! DİPNOT horsunmak: hor gözmek, hakir görmek, dışlamak, aşağılamak SÖĞÜTLÜ ÇEŞME Resim için Sn Nuri Öztürk’e teşekkürler |
Benim Devlete bir önerim olacak.
kadınların yapması gereken çok özel işler dışında tüm çalışan kadınlar evlerine dönecek yerlerine erkek eleman alınacak
kadınların maaşlarının büyük kısmı kocalarına ödenecek.
bu durumda hem işsizlik diye bir şey kalmaz hemde ne kreş derdi nede çocukların gelecek derdi olmaz
nasıl bir öneri..
saygılarımla