Dudak Sızıntısı
karanlık sarkacın ucuna astığım gece
vuruyor karla karışık hüznünü netameli meczup ömrüme fısıldıyor dilime göçebe yasak türküler koynunda uyutuyor rüzgar sessizce içimde parçalanan arzumun son cümlesini iki satır kalem çöküp eski bir şiire yalvarıyorum eylül sarısı ölü suretini kalem ucu öperken ey çocuk! tutup getirsin en azından ellerinin ağlamaklı sıcaklığını eflatun renkli çaresizliğin, puslu sinesine suskulu rüzgarın öpüp soğuk alnından için için kurşunlanmış ayaza kestim yine tütün tadında kekre inziva denkleminde ay ışığını boyuyorum çapul edilmiş renklerimle bir bulutun ölü beyazını çalmış defolu arsızlığın rafan giden kapkaççısı hangi sonlu mevsime fügüranım şimdi baş rolü çalınmış hayatın kuru sıkı feryada düşerken tetenoz tetiği {düşü çalınmış hangi rüyanın sefil zebani sancısıyım kışın karla buz arası mülteci sisinde tuzlu maviliğin kundakladığı hangi bebe hıçkırığıyım ucuz can yeleğinde} emilmekten memeleri sarkmış anaç dünyanın rimeli akmış kirpik altı lağımına ömrüme sürçerken hayat, ağır bir siyah kokusu onay vermiyor çalınan foseptik kanunlar kırık mızrap ucu çiziği sınırlara bölünen ölüm ipotekli hayatlara sorma beni, soracaksan da kavgalıyım hala sırrına erilemeyen haşmetliyle iktidar gizini saklarken yola döşenmiş meymenetsiz nefret adakları hangi adımda patlar ayak ucumda ölüm bilinmez ellerimin çarmıhına gerilmiş tanrının kutsadığı edilmemiş bir elveda da kanun hükmünde hazırlanmış iddianamem kendimden sakladığım hangi bilinen sırrın müebbet suçlusuyum acaba? sorma nasılsın diye ayak üstü tek katlı gecekondu rüyaya ikametim incinen gökyüzünü avutuyorum dudak sızıntısı kutsallığı yitik dualarla buraya istiflediğim yaslı harflerle biraz öyle biraz da böyle çıplak bir rüyayı örüyorum sancılı yurtsuz mülteci düşlerime Utku Aksu - 29.01.2016 Detmold |