sayıklamalar "kasabada sirk aynaları"
ateşi uyandırın!
bir masal anlatacağım yüzümü sirk aynalarından sektirerek ateşi uyandırın! gölgeleri çağırsın kasabaya akşam geldi... şaşkın çocuklar gibi yaşıyor siyah beyaz olmayı, eski kasaba meydanlarında durmayı çocuklar çocuklar, çocuklar gibi olmayı öğreniyor başka türlü mümkünü yok ceplerinde bir gazoz parası belki var belki yok... belli ki yok! sokaklar yeni taşlarla kaplanmış kıvılcımlı at nallarından gazoz kapaklarından ve beyaz çarşaflardan... bir ikindi vakti giderek daralıyor bunlar hep bir anda olan şeylerden bir evin mesela gökyüzüne doğru kıvrılan iskambil kağıdı deseninde titrek, ince, alımsız... hep üst üste binerek şafak vakti adamlarını yolcu etmesi yakıcı güneşin kaybolanları ve erken gündüz adamları tam zamanında kadınlar için av tutmaz, demir dövmez elleriyle denizde bir çukur açacaklar yine ve hep birlikte bağıracağız yaşasın hayat! bunlar hep yavaş yavaş olan şeylerden derken takalar deniz olmaya koşacak ve balıklardan soracaklar bir dalga eriyip kaybolmuştur dün gece adamlar işte o boşluğu arayıp bulacaklar biz iç geçirip oturacağız soluk alıp vermelerimizde bir uçan balon matematiği büyüyüp genişlerken çoğalıp birleşirken bir kibrit yanıp sönerken kırmızıdan yeşile bir masal ülkesinin pek akla gelmedik bir köşesinde adamlar, rüzgar altı adamları mavi kolyeler takacak deniz morarmış boyunlarına bunlar biraz keskin şeylerden bir yerlerde bir çocuk doğacaksa asıl şimdi doğurmalı onu anneler sirk aynaları yalnızca çirkin olan yüzleri yansıtmalı ve bir ruj lekesi olabildiğince saygıyla anılmalı... bütün kadınlar bunu böyle anlamalı başka türlüsü zor bunlar biraz bulanık şeylerden şimdi bazı gizemlerden bahsedeceksek ateşi şöyle kuzeye doğru uyandırmalı gölgeleri yere yatırmalı ve anlamalı artık bütün balıkçılar bu kasabada, iyilikten ve kötülükten başka bir çocuğun camdaki yansımasında kasabadan daha büyük bir şey var bir kasaba olmanın ardında ve bir daha iki tabiat atımı arasında bütün kadınlarla duvarların şöyle hiç bakmadığımız bir anda dikey ve yatay boşlukları inatla sevişiyorsa göğüsleri önce dağılıp ardından birleşiyorsa nefes nefese bir gül güneşe tomurcuklanır ve hiçbir pencere önü bu kadar aydınlık olamaz bir daha bunlar hep bekleyen şeylerden masal hep bekleyen şeylerden öyle şeylerden ve biraz da hüzünlü biraz birkaç adamın bir araya gelerek eski liman ışıklarının altında (bir kaldırım parçası diğerlerinden daha sarı olur ya) "bu kaldırım parçasının nesi var?" diye sorması... ve bir diğerinin (daha az adam olanın mesela) giderek kararması... yeryüzü sokak lambalarını nasıl taşır göğsünde? bunu bir anlayabilsek... balıkçılar hangi denizin alacaklısı? bunu bir anlayabilsek... bir kadın içinden nasıl sevilir? bunu da bir anlayabilsek... anlayabilsek ve... büyüyüp genişlerken dağılıp birleşirken bir kasabanın gövdesinden arta kalan boşluğu bütün o gizli boşlukların arasından yalnızca camlardan ve gökyüzünden yansıyan sirk aynalarında uzayan, kısalan, anlamsız yüzler yaratan... şaşkın çocuklar gibi yaşayan siyah beyaz olan ve eski kasaba meydanlarında duran çocuklardan... çocuklardan... ve çocuk gibi olanlardan başka türlü mümkünü yok |
onlar için bunca telaş
gökyüzünü tutmaya gidiyor uyanınca çocuklar....