Aklımın ermediği Bana yabancılaşan, ketum bir yalnızlıktan yaziyorum bu mektubu sana.
Dişi bir karanlıktan doğan sorular, misafirimdi biraz önce. Neyse ki çok durmadılar... Ufka doğru yol aldılar emekleyerek.
Kendimle pek anlaşamıyorum şu sıralar... Ayak uydurmak zorunda kalıyorum ön saflardaki yerini almış dilsizliğime... Aslında ben kimseye küs değilim... yani konuşmuyor değilim. Onlar duymuyor, anlamıyorlar beni. bu yüzden tüm cevapsız çağrılarıma son verdim. meşgule aldım hayatı ... Hepsi bu.
...
Yanıt vermeyen tedavilerim oldu senden sonra. İnanmayi Güvenmeyi Vazgeçmemeyi denedim, olmadı. Çünkü bunca yokluğun içinde tamamlayabildiğim tek şey yalnızlığımdı.
Neyse...
Biliyorum... Yine yarım yamalak kalacak sözlerim. Kıçı kırık bir yaprağın daracık çizgileri arasında sıkışıp kalacak yine. Veya sana ulaşamadan, kimsesi kalmayanların ellerinde can verecek bu mektubumda, biliyorum... Bir gün, gazete manşetleri serilecek satırlarımın naaşına... Biliyorum ama yine de yenik düşüyorum nefsimin kalem dokunuşlarına.
Karalıyorum...
Artık kurşun yükü sözlerim sana dokunmasın diye altını değil, üstünü çiziyorum harflerin... Sana dair hiç bir sitemi hanemde barındırmadığımı bilmeni istiyorum artık. Kaybolduğun o evrendeki dünya evine yazdığımın bilincinde ve bir o kadar da dikkatindeyim. Sakın endişe etme, kuşkun olmasın ! Bu sana yazdığım mektubu Şu anda klişe sözlerle süslemeyişim,garantisidir bunların. Zaten bu saatten sonra, birbirimize karşı en iyi dileklerimiz ve en yakışır temennimiz ; Hayırlı ölümler dilemek olurdu sanırım.
...
Şimdi hatırlıyorum da bir zamanlar sana karşı duran tüm cephelerimle, nefretler, öfkelerden oluşan cephaneler biriktirmiştim, itinayla. Bir gün Dur! dedim kendime... İşte o gün anladım ki yenilmenin yükü ne kadar ağır olsa da İnsan kaybetmeyi de kabullenmeliymiş. Ve kişi hayatına ne kadar yenildiği pencereden bakarak devam ederse ömrünün sonuna kadar o camın pervazında kalırmış başı... Gidenleri uğurlarken geçermiş ömrü. Bu yüzden boyunca kazdığım bir çukura, bir isim verdim ilk önce ; "Geçmiş/im" dedim. sana ait her şeyi, titizlikle gömdüm sonra oraya ve hatta Besmelesiz attığım her adımda üzerine her bastığımda çektiğim acıyı hatırlatsınlar diye bana bi gün yine aklıma düşersin ve buna mani olamam diye üzerine cam kırıkları serpiştirip, son kez acımı pekiştirdim.
Şimdi senden tek isteğim; bir gün güzel bir düş kurarken, maziye dalıp gidersen eğer beni görmezden gel olur mu ?.. Çünkü ben kalabalıklara gelemiyorum artık.
Bu mektupla son kez sana veda etmeden önce şunu da iyi bilmeni isterim. Şimdiye kadar amacım seni paramparça etmek olsaydı eğer yüklemi taşımadan vururdum her cümleyi bağrından.
...
Bu mektup, yüreğimdeki kabrine idi... Sen Bilmesen de, okumasan da Cevap vermesen de olur.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yüreğimdeki Kabrine (Mektup) şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yüreğimdeki Kabrine (Mektup) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şimdi senden tek isteğim; bir gün güzel bir düş kurarken, maziye dalıp gidersen eğer beni görmezden gel olur mu ?.. Çünkü ben kalabalıklara gelemiyorum artık.
Tebrik ederim remzi Allah gönlüne göre versin Saygılar
Sol yanımda bir kabuk vardı ve seni dinledikçe yine yola yola kaşıdım hüznü Remzi kardeşim mektup için kalemin için sağol yüreği kanayan ve kalemiyle yazarak konuşan genç adam yürekten kutluyorummm
Acıttı şiir...Çok duygusaldı çok hüzünlüydü mektup.Şiir ve seslendirme ikisi de harikaydı.Yüreğinize sağlık, keşke daha sık yazabilseniz deftere.Var olsun hep kaleminiz,şiirle kalın Şair.Saygılarımla
içim acıdı,
yüreğinize sağlık,kutlarım...