21
Yorum
45
Beğeni
0,0
Puan
2751
Okunma

Tuzla karışan toprak kokusu altında
Muhabbet yer bulurdu
Dantelden örtüleri okşayarak sererdik
Yankılanırdı gülüşler tahta duvarlarda
Ocakta tüten çorbamız her hale demli çayımız
Bir de paşa dostluklarımız vardı
Eğri büğrü uçurtmalar çamurlu ellerde
Sokağın en son ucuna dolardı uğultular
Umrumuzda mıydı? Dizlerindeki yara
Masalların peşinde koştu bizdeki çocuklar
Dağlara bakar pencereler mahsun
Aynalar yaralı güneş maviliğe küsmüş
Gün yorgun yolcu gitti gidiyor
Anamdan kalan duaları
Silip süpürmekte
Süsler mi düğün tarlalarını kırmızı gelincikler
İyileşir mi çocukların dizlerindeki yara
Yetişir mi solukların yücesine
Kötülükten mütevellit
Uzağa savrulan kavi ahlak
Yoksul kalır mı tevazu dağında gülüşler
Güneşin doğduğu yerde izler yok
Çocukların masalları da
Evvelimiz ahirimiz beraber kaygıda
Lisanımda acı susuş
Hüzün bende misafir
İçim eziliyor beee ustam.
Ümmühan Yıldız.