Sonsuzluk Tadı
hep o inatçı keyif yüzünde
arzu zade hanımefendi taş bilir mi sertliğini zamana ihanet eridiğini günün cümbüşüyle açılan yaraya saydam anılar dudaklar aralandıkça küçülen sevgi konuşmaya devam et büyüsün aşkın ahengi yokmuşsun gibi davranıyorum ya duygusuz gölgeler ve sen ve sen şenlikli yaz akşamları kara kış mı desem hayır hayır rüyalar beyaz ve sarı gerçeği bu kadar küçültmek istemiyorum yenildiğin bir oyundan vazgeçmek gibi daha ilerisini görmek de varmış ama mutlulukların sonu koyu karanlık aniden oluveren şeylere tahammül etmen gerekmiyor yaprağa yağmur fısıltısı gönderen rüzgar bulutlarla öpüşmek istiyor zaten artık vazgeçilebilir karasızlık yüceden rücüya akıveren sonsuzluk tadı tükeniyor duygu salıncağında. |