Tutkunun Dinmeyen Dengesizliği
birinin birini taşıması oluyor birden
ilk ağrı kırmızının nasıl seyreldiği bana yalvarır gibi çoğalan eski ablukalar asıyorum gökyüzüne bu denli sarhoşluk içindeyken günler diş ağrısıyla mutlu olmak ne demek sarı saman ve pelerinli hovarda tutkunun dinmeyen dengesizliği öpüşürken pişiyor çatımızda ekmekler yaz karanlığının öncesi sular çıldırmış derken sarkıp duran mavi rüyalar genişliyor dairemizde beyaz leylekli gölgeler tatlı sular ve balıklı nehir ben altımızın daha altıyla ilgileniyorum orada kapıyı kapatıp mazisini üreten eski anı acıya kapılıp saklıyor kendini bizden koyun koyuna domuz çığlığı sevgili güzel turuncu al ellerinde tur edip duruyor siyah gözlerim uçsuz bucaksız yok olmuşken önünde unutuyorum ansızın ne diyeceğimi. |