Tiryandafil
Büyüyün siz degajesinde kan torbaları taşıyan mankurtlar
Elbet bir gün kurbağanın biri de bizim kaderimizden öper Açar bir tiryandafilin somurtmuş otuzuncu yoncası Evini sırtında taşıyan bir salyangoz gelip konar. Cızırtılı bir radyo frekansından dinledim Etiyopya’nın nüfusu düşmüş yine Rakamların salgın bir hastalığı olsa gerek Yoksa çocuklar ölmüyor hiç Açlıktan yapılmış tabutlar Mankurtların omuzlarında taşınmıyor Sayıların sarhoşluğu bu İnanma sen toprağa karışan kokmuş nefeslere İnanma sakın imar edilmiş görünen mezar taşlarına Kulaklarındaki basınca da aldırma Yüksek irtifada olur böyle geçici vicdan kayıpları Az sonra bulutlara karışır gölgen ve rahatlarsın. Kemiklerinden araba yapılmış çocuk gördün mü hiç Annesini taşırken bagajında nasıl da tekliyor Çalkala ağzını genizine kaçmasın teker izlerinin tozu Bırak şimdi banknotları saymayı Saydıkça azalır bir çocuğun ömrü Çok da uzaklaşmış olamaz takıl peşine istersen Pişirilmiş toprak kokusunu takip et Yakala ömrünün geriye kalan günlerini... Laboratuar tetkiklerinde ruhu sahte çıkmış Ebabil kuşunun taşladığı o sahte beldelerin Ebrehelerine sesleniyorum Öleceksiniz hepiniz! Yumuşatmayı bilen bir ateş saracak bedenizi Kibriniz düşecek sağlam burçlu kalelerinizin tepesinden Dizlerinizden çekilecek ağır ağır amelleriniz Azacak mezarınızdaki vertigo ataklarınız Kırbaçlayacak sizi sırtınızdan estetik günahlarınız Öleceksiniz bir gün... |