yağmur olma telaşı
ziyanı yok!
ben eski bir dost gibi seslenirim sana sen güneşi sürüklersin incecik bir mavilik alır gökyüzünü sis eksilir, bulutlar şöyle bir dağılır da yaşamayı öğreniriz yeniden yeniden ve daima, daima kırılgan şeylerden bütün gülümsemelerin ardında o şaşkın çocuk ve en güzel çiçeklerin hep düşlerde açması "bir anlamı olmalı" değil mi? değil mi ellerimin korkunç ve katı gerçekliği değil mi ki doğruluyor vücudunu gün be gün karanlık gölgeler sökülüyor ışıkla örülmüş bedeninden ipil, ipil durma derin bir nefes çek şu eski nefesimden sonra anlat! biz böyle, yani ikimiz apaçık bir inkarı değil miyiz sevmenin? sevilmenin! sana gelince... senin denizlerin karanlık sevgilim ışığın, yıldırım yakamozları sana gelince... senin bulutun yağmur olma telaşında hani gölgesinde konup göçülen bin mevsim sayar da yurtsuz bir millet çünkü diller susmada, gurbet... ille de gurbet uzak... bir olmazın dilcesi şu yerden al! avuçlarına göm gövdemi alkış, alkış kurşuna dizileyim dua, dua uçuşayım gökyüzüne sana gelince senin bulutun yağmur olma telaşında |