sakız işçisi
işte bunlar hep gece londrasının halkları
süslenip sokağa çıkan cezayirli kadınlar onlar ki bir filmi sil baştan yaşıyorlar sakız işçisi binyıl köprüsüne şekerli resimler çiziyor basıp geçiyoruz saint pauls’e doğru saint pauls yüzyıla yenik yüzyıl asi çocuğu adem babanın soylu düğünlerin renkli elbiseleri tanrı lafzına galebe çalıyor bir filmi sil baştan yaşıyoruz çıplak gözlerimiz kör umudu gezdiriyor, hüznü çok iyi tanıyoruz çıplak gözlerimizde bin yıllık bir perde hep camların arkasından bakıyor aynaları aynalarla kapatıyoruz ... tam o sırada çakmağını ödünç almak içi bir kadının buz kesiyor bir adam kaldırımın ortasında kadın olanca beyazlığıyla ispanyol (bir ispanyol ne kadar beyaz olabilirse işte o kadar) gözünü üç güneş ödünç alıyor (evet! üç güneşi vardır yalnız olmanın) önce parmak uçları çözülüyor damla damla dökülüveriyor toprağa dudaklar ve sigara... saint pauls’te yatsı ezanı (ah kemal bey bir görseniz nasıl kül rengi bir gökyüzü) cehennem olanca dehşetiyle susuyor henüz biz erkenden yanıp tükeniyoruz kelimeler geçmiş ve gelecek zamanın efendisi sadece şimdiyi yaşıyoruz bir dolu söz başkaldırıyor hep camların arkasından bakıyor, aynaları aynalarla kapatıyoruz |
gerçek olsa dedim.