Mukallidhayatın izlerini cesetten silmek isteyen bir gassalın, ve ölümün tüm renklerini hayata bulaştırmak isteyen bir ölünün tam ortasında ağlıyor çocukluğum çocukların hüznü arafa hiç yakışmasa da... gassal son maşrapada kuruyan titrek dudağıyla; " Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber.." ’ne kadar büyüse de gözünde korku yaşamın benim ölümüm kadar rabıtalı olamaz’ diyor ceset, ’ son virdimdi ölüm, bütün hücrelerimle tamamladım tüm tesbihatı, ömür bitti, zaten yeter..’ hâlâ ağlıyor lâl çocukluğum, nefesi sekerât ve anne kokan bir yeli içine çeker gibi asırlar evvel setrolunmuş bir sıırın nakaratını gözbebeğinden iter gibi.. çocukluğum, ceset, gassal ve musalla aynı dikenli nakaratı mırıldanıyorlar hep beraber; " kalû belâ, kâlû belâ, kâlû belâ..." |
silinmezki.... yaşamın kotlarını mahkemeye taşıyacak onlar...
Karmaşıklığın Ördüğü Adam
Tüm karmaşıklığın ördüğü bu adam sadece kaçıyordu kendinden
Doğum, ölüm, yaşam duşun daydı tırnak aralarında kir.
Nefesli çalgılara inat hayatın küskün yanlarını bir tarafa bırakarak
Küçümseyen görkemiyle mermer bakan mozolenin sığındı ihtişamına.
Gece yarısı beslemeleriyle karanlığın orta yerinde zift karasına belenip…
Bir kadın yada gölge giydirilmiş imparator edasıyla bin ağızlı şarkılar söyledi oradan,
Kem göz, düşük çeneli ağız, sağır melankoli de yorgunluğuna gömdü koşularını da …
Kapı dışındaki tüm şeylerden daha az değerli değildi bet sesli kumpas oratoryoda
Işıkları sakin ve parlak akışlı kent sokaklarında kaybolan ilhamı arıyordu kör adam.
Bir yaz ruhuna soruyor son dördündeki gümüşten renk devşiren hilalin altında.
Aşırı yaşlılığın kırışıklarına yansıyan şafağın renklerini, ozonu soluyor rüya ile görüştüğünü bilse de
Sonu azalan yolda ardında adımlarına bıraktıklarına döndü adam…
Ayrıcalıklı günde yüce söyleşiye soğuk, ağrı ve emekle taşındı
Ve öfkenin erittiği buzdan askerlerine yağmur ağırlığı geldi…
Rüya koşularının dışındaydı, ellerini Güneşe, Aya, yıldızlara uzatan adam.
Görkemli bir konuşma, nazik bir dokunuş ve Gökkuşağı renklerini doldurdu ruhuna…
Azalan adımlarına kum saati tükenişini kattı, kattı kalp ritminin azalışını,
Son adıma düşüşü bir şehrin son ışıklarına yığılışıydı.
Ne canlıydı, nede ölümü giyinmişti,
Giydirmişti suratındaki çizgilere tatlı bir gülümseme
Sonsuz resitalin ahenkli melodilerine karışıp gitti…
hOça 2015
selamlar....