Düzensiz
Bekliyorum belki hiç gelmeyecek olanı
Yüzümde bir palyaço yüzü Hazin bir sonbahar gülümsemesi Unutulmuş hafızalardan arta kalanın ezberi hafızamda Kelimeleri en çok unutabildiğimde seviyorum Gülünç zamanlarım ne çoktu oysa İki kelimeyi bir araya getiremediğim diller ansiklopedisinde İçimde dolaşan saçmalıkların cehenneminde Üçüncü derecede yanıklarımla acı çekiyordum Tek akrabam onlardı, acılarım Beni onlar anlar, onlar bilirdi Yine de olmayacak bir şeyi beklediğimi biliyordum Ellerim daha çok titriyordu Terk edildiğim için Çayı döküyordum Elime ya da masama Ay’la nöbetleşe bekliyorduk geceyi Gece gibi huzursuzduk Ay gibi büyüyordu kalbimiz Birdenbire çıkan şeylerin Çıkabilen şeylerin Şaşkınlığı vardı yüzümde Ama yüz bin yıl önce Büyütüp, küçültüyordum yaşanılanları Hiçbir şeyin tam olarak ölçüsünü bilmiyordum Zamanı sabitleyemiyordum Kayıptı sabahlar Gün ortaları neşeli ve hovarda Payımıza karanlıklar Hangi dili öğrensem daha iyi anlarım balıkların dillerinden Dilimin akşamları peltekleştiği Bir dili bile hakkınca konuşamayışlarım Bu yüzden belki anlamlı gözlerim Dilimin yetemediği yerde Bakakalmalar Akşamlık satırlar Günlük demek neden ağrıma gidiyor Gündüz daha mı az uyuşuk yaralar Hatırladıklarım evin etrafından metrelerce uzaklara gidiyor Uzaklaştıkça unuturum sesleri hafızamda yerini belirliyor Saçlarım gibi İnanıyorum biraz daha fazla Her zaman düzenli kestiğim saçlarım Düzensizce uzuyor, uzaklarda. Dört Aralık İki Bin On Beş 17 50 Nevin Akbulut |
Kalemin daim olsun
______________________Saygılar