Uğunan Kalpleresuyun tenine dokunudu diye gassal ufku imliyor kör yerinden bir kuyu söyle kalbim kirli ömrümüzü nasıl yunsundu müzeye dönüşen şehir mezarlığı içimiz kupkuru! kendisini anlatmak isteyen her insan hayatı rahatlatan ölümü anlamalı anlayacağın kasım en derin yerinden kanarken ve ürkütürken sabah ezanlarını ey ayın şavkındaki ecel sesleri mahzunum ve muhtacım yankınıza bir musallaya ağlayacak kadar annemi bir ikindi serinliğine gömüp çocuklarla şakalaşacak kadar... alnımı rüzgarlara sömürtüp kalbim diyorum bir mezar taşına omuzlarda yürüyen tabutu öpüp yasin suresinin aydınlığında kırlangıçlar şahını bulmalıyım kalbim! burada dualar var siyah kadar derin hem de yedi kat ah muştulasa seni kanat çırpışları onun gelsen oyalı bir güneş bulurum belki sana zemheriye kesmişken hayat... bir vapur dursa bütün üveyikler suratımda içimde mezar taşları hüznü morgtan şehre taşırken melalin donuk yüzlü tellalları... kalbim diyorum acıyı çağlar boyu gölgesiyle büyüten çınarlara bir sığınak bulalım sofralar kuralım sonra ve bir not düşelim sanal kağıtlara "sizin de hayatınızda bir anne ölmüştür" ağlamaklı gülümseyip acıyarak bakanlara... kalbim diyorum bir kabre öyle el yordamıyla yoklayıp kederimi öyle sereserpe gücendirmeyin beni ey şefkatle bakanlar kör olmaktır bir yabancı gibi tedirgin ruhunuza sıçrarken ölüm kalbim! bu metropolden yüzüne is gibi hüzünler yapışmış solmuş güllerden ve boşalmış caddelerden ulaşacaksın içinin bin yıldır üşüyen o merdivensiz evine... |
Bu da geçer mi kalbimin abisi.
Geçer mi dersin..
Yüzümde donan ırmaklar vardı ya, şimdi çatlıyor da...