Hasretin şehrinden ellerineeskimiş kilimler gibi bölük pörçük yamalı hatta paramparça kendi ekseninde dönüp duran ölümcül bir iklimken şu hayat dediğimiz muamma ne kadar geç kaldın sen ey sevgili Meryem ne kadar soğukken baş ucumuza dikilecek servinin tohumunu attın bu dünyaya şimdi elleridir çatlayan dudaklarımdan uzak ve suya hasret rüzgarlardan nasipli yıldızlar gibi yatsı vakti bir uykuyla cem edip ak pak yanaklarımdan dökülen hasretin dilini kestiğim türkülerin kerem et lütfu bol Tanrım üç dağın ardından bakan o benim çünkü yârim İstanbul’u mesken tuttu benim bir destanın içinde zamansız mekansız dönüp duruyorken dünya kehanet bu ölmedi senin evladın yani hala umut var yardan oğuldan ve aşktan annem sen şimdi gel gece git istersen kundakta konuşanın saçları gibi pırıl pırıl sevdalar ver bize yeniden görsün dünya Ahmedin neslini yeniden öldürsün Tanrı ölümü |
hala umut var aynam ... 😊