mehlikaKaçıncı mevsiminde iken ömrümün şu tarumar olmuş bahçesinde gülümsemeleri yarım kalmış yüzümün hatıralarıdır ellerime düşen güz niçin bir yol getirmez bir yol götürür araya dağ girer taş girer uyku girer unutturur gün eskir yüz asılır gül kurur niçin benim ömrüm kısadır kelebeklerden serviye benziyor karşıdan baktım rüzgar bile dokunmuyor seviden öylece dur dur hasretten öyle bir şehir düşün ki çıldır bin asırlık yalnızlıktır bu yeni değil gönlüm el vermiyor ki gitsin dallarda yolları bozulsun aşiyanların o son yapraklarda düşmeden kıyamete kadar ana oğuldan ayrılsın şimdi içimde saklı sarnıçlarda biriktirdiğim gözyaşı şişelerini tam da yere çalmışken çıkıp gelen kadınlardan utanır gülmem verdiğin ömürden başkasına da eyvallah etmem gün geceye karışır insan bilmeden bile sokak lambalarının ışığına alışır kopan bir kıyamet gibi çığlık çığlığa gelsin ayrılık nasılsa gökyüzünde ikimizin bir yıldızı var ama dur şimdi değil kaldır başını bak bir tayın alnında doğmuş olabilir koşup gelebilir baht büyür büyür büyür zamansız mekânsız göz bebeklerinde Tanrı aşk ve yıldız dediğin |
bekliyorum, elbet bir şiirinin adı da ben olacağım :)
sevgimle aynam...
( bi de latifeydi valla )
"verdiğin ömürden başkasına da eyvallah etmem"
böyle de güzel sever benim aynam... :)