Tırtar / KaydırmaAyazmana Senget dediniz de; zamanın valisi Senged’i zeyarete ğelmiş bilirsiniz; Sengetliler de bireş milliyetçidirler memleket lafı geşmeye ğörsün Senget’de kuşun südü bulunur anka guşu öter, tubâ ağacı etişir ta öyle müsdesna bi yer ilim-irfan denilmeye görsün Senged ulamaya garkolur yatır, tekke, türbe ermiş, veli, dede ne arasan bulunur laf sırası gelinceee Üseyin Ağa da, arzetmiş durumu "-efendim bizim yokarda bi suyumuz var” başlamış annatmaya; şöyle soylu, böyle boylu gaya(e) Ayazmanaya yol yapdırmag za(h)ar ya da Senged’e getirmeg suyu vali bey de haralda gurnazın teki olmalı vermiş eline desdiyi "-doldur gel bakalım hunu nasılmış bakalım bu su baya marag ettim ben de Ayazmanayı doldur getir de içelim bi" deyoru Senget’li dırmana dursun yokuş-yokara bi Yassörenli ergen deşiriyomuş geleni tanıyınca "-Üsiyin a hayrola" diye sormuş Senget’li hayıflanmış "-sorma arkıdeş” “-bi müşgül varsa ben de geleyin” .. “-har soluğa galmışsın hele enkire bi gon ” Üseyin ağa birez dinelmiş soluk-soluğa durumu arzetmiş “-sorma arkıdeş, … Senget de bi bok yedim … Ayazmanaya … a(ğ)zımı yumaya gediyon" demiş Gulan “-Yassıören’de de Delibunar varımış gayanın altından bel gibi su harlarımış Yassörenlilerin bağı-ba(h)çası ordan sulanırımış bi ğarı-ğoca saba(h)leyin bağa gedeceklerimiş garısı "herif bö(y)le olmayo" demiş adam ters ters bakmış garı dıngıldamaya devam etmiş "-bu erkeg eşşe(ği) satalım bi gancık eşşeg alalım bahara o gulan da gunnar sen anasına binersin, ben de sıpasına varı-geliriz Delibunar’a" demeye galmamış adam enivimiş eşşegden ordan bi tokuç geçirivimiş eline vermiş endirmiş sırtına yermin-yememin "-in avradını .iktimin garısı sıpanın belini gırdın" deye” “-ee arkadaş adam haksız mı sen daha erkeg eşşe satdın mı ba(ğ)layagodun ahıra gancığı üsdüne üs(t)lük bi de gunnatdırıvı yetmedi bi de dut sıpasına bin ol(a)ca(ğ) bu sırtına tokucu yersin anandan evvel ahıra girme güpe girmeden turşu olma dereyi görmeden paça sıvama önşe bi düşün, düşün-daşın boktur işin hiç eşşek alını mı gışın üsdelik parası peşin hani ne derler görmemişin o(ğ)lu olmuş dalını budağını yolmuş Tahsin Senget dedinde; bi mendis ağabeymiz varıdı da o annadıvıdıydı bunnar Afıyon da okuyokana o zamannar vekilimiş Tahsin Tola operloya bi ünnetdiriyoku “-dışarıda okuyan ne ğadar talebe varısa şabıcak belediye sinemasına ğelsin vekil bayramlaşacak” bunar akışıp varıyollar ne ğadar dışda okuyan talebe varısa üçyüz küsür gişi sinama zınga zınk dolu Tahsin Bey kürsüye çıkıyoru “-len o(ğ)lum ne olacak bu memleketin hali len” herkeş birbirinin yüzüne bakıyoru ne varımış ki memleketin halinde .. “-siz hepiciğiniz emme Afıyondakı emme Angaradakı emme İsdambol dakı Senget yurtlarında galmayonuz mu bunnar hep bir ağızdan “-eveet (galıyoz)” deyollar emme kendi bobanız emme başgasının bobası sırtına alıp da ekmeğiniz bi Sengetli getirmeyo mu bunnar gene “-evet (getiriyo sağolsunlar)” deye ba(ğ)ıyollar ülen deyoru “ondan sonura da gediyonuz yediğiniz -top ekmeği- unuduyonuz başka yerden evleniyonuz Sengedin gızları evde galıyoru do(ğ)ru mu “-dooru-eveet(galıyoru)” deyollar “-bunarın arasında halı dokuyup da size harşlık yollayan sizin ablanız, gızgardaşlarınız yok muu” herkeş birbirinin yüzüne bakıyoru mal gibi “evde galmış gız gardaşınız yok mu?” hep bier ağzıdan “-vaarr” deyollar “-o zaman herkeş ayağa gaksın” deyoru elbirlik aya(ğa) gakıyollar hepiciği “-hinci ben ne dersem tekrallayacanız” “-ben bi Senget evladı olalak!” “ben bi Senget evladı olalaak” “-bi mezburiyet hasıl olmadıkçana!” “bi mezburiyet hasıl olmadıkçanaaa” tekrallayollar, hep bi ağızdan “-gelip Senketden evlenecen!” “gelip Senketden evleneceeeen” deye yemin verdiriyo bunnara sonura bakıyolları kı hakkatdan Sengedin gızları böyle böyle evde galmışlar sağda solda müdür olannar file de Sengedin gızlarına fırsant veriyollar onnarın gızlarından da okuyan, öretmen, hemşire çıkan oldukça var, olcak ya gari gün gelmiş, yemin etmiş o genşler unutmamışlar etdikleri yemini ekmeğini eline alan gelmiş Sengetden evlenmiş bu memet abi de tabi, o yüzden memliketinden evlendiydi hinci bizim köyden de mamir çıkıp gedip şerden evlenenner var yok mu ……… gelip de köyden bi gız gurtarsalar emme ben kime ne deyen hinci yemin etdircek Tahsin Tola yok ku” “-emme etdin bizim gızlar da şeere varıp duruyollar ya” “ulen hey arkadaş dışı seni yakar, demiş içi beni.. “dışından baktım yemyeşil türbe içine girdiydim estağfir töbe” demiş şeer yerinde ona gız veren ossaydı gala gala senin köyüne mi galdıydı “isanın neresi acıyosa canı ordadır dişi arıyan adama gabızlığı annadamassın Topal Melit de Mamaşın neye gabaralı fotin keydiğini marağ etmez “tavıkgötü”nü gale almaz”, “-bi senel böyle Sışdı Sülemen “anasının lafını dinnemeyo gardaşını döğüyo” deye haralda gorkutmağ uçu tüfek dutmuş Melide tetiğe basıyo şeytan doldurmuş tüfe(ği) çocuğun baca(ğı)nı kesmişler dee bi laylom ayak dakıvımışlar o da onu keyemeyince kimidi biri ağaşdan ayak düzüvümüş.. onunan geldi geşdi” “-emme doğru, emme yannış herkeş gediğinde sağ olsun” Allah hiş bi gulunu tek yaratmamış herkes nasibini alsın herkeş münasibini bulsun” “-ne deyelim” “-nasip” “-nasip varısa da birezcik de galgımacık var” “-dooruu, doru valla” “-amma bi de söz temsili bi çobanın oğlu gelse de falan ağanın gızını isdese gapısındakı yanaşmanın o(ğ)luna gız verir mi kendine münasip görü(r) mü, aslından asaletinden dem vuru(r) öyle değil mi” “okuyunca, ekme(ği)ni eline alınca devlete götünü dayayınca Alamana gedince” demek ki asalete gerek galmayoru “dooruu” “doru” DİPNOT Senirkent Ayazmana: suyu soğuk pınar, (ayazma: (Yun.)kutsal su zaar / zahır / zahir : işin gerçeği, işin içyüzü, asıl amaç, asıl niyet, realite, esas, asıl, amaç baya: oldukça fazla, gerçekten, hakikate ergen: kızılcık konmak: durup beklemek, dinlenme amaçlı yükü indirmek harlamak: fışkırırmış dıngıldamak: söylenip durmak gancık / kancık: dişi, genelde köpeğin sişisine kancık denir. Gancık; güvenilmez kişi, ikiyüzlü, gulan: eşek, merkep kunlamak: doğurmak tokuç : tokaç, ağaç çamaşır tokmağı şabıcak/çabıcak/şabık/çabık: çabuk, alel acele eski Köy Hizmetleri il müdürlerinden Mehmet Mert galgımak/kalgımak: çabalamak, itiraz etmek, üst ayağa kalkmak, hareket, zıplamak |