babaaliyi öldürdüler/ baban ali merhum ayakkabı boyacısı elinden her şey gelirdi/ dölünden de sen, uluslararası bir kaygının çıkış yerinden oynar başlıklı oyuncağın adını unuttuğum güne de yazık olacağını bildiğim basit insanların hikayelerine tutkuyla kazıyorlar markalarını çağın gerektirdiği kadar bilinçli toprağından içinden çıkarsınlar yüzünü ayakkabının tabanına yapışmış sakız kadar da tükenmiş iye benim bunlarla hiç alakam olmadığından bu kadar rahat giriyorum meseleye
antenin deliğinden girelim ucundan çıkalım, televizyon sağlıklı insanların işi olmamıştır sen de bir türkiye karışıklığı heveslenip vazgeçtiğinde insan olmanın bilinci sırnaşık hislerin miadının kırılacağı an hürmet bana ne diyorsun normal olarak babaaliden, babası aliden babam ali, yazık etmişler gençliğine, hamalmış kendisi bir o kadar da mal, ha babam çalış, dişlerin kapı koluna emanet benim için stresli bir iş bu malın da tükeneceğini bilmemekten geçiyor mutluluk al, son kullanma tarihine kadar da sakla göğsünün iki düğmesi kekeme bir yalancı zamanı geçmiş tropikal meyvesinin ihtiyacı yoktur anılmaya ermiyoruz
sırlarımız bizim, çelişki boyutunda saklanmaya layık olmamaları ilginç yeni terimler aramıyorum eskiler yeterli de değil bu kıvranış, üzülmek yakışır aslında güzel olan her şeye, acı değerlidir mutlu olmanın bahtsız bir yanı anlamsız kalışta
verimli toprakların canı sıkılıyor tohumu at kabaran bir şeyler var göğe sanatın tabu olduğu çağ tiksinç hakikatı okuyamayan eliflerin derdi ne bana bakma sen bana bakmıyorsun sen bana bakıp ya gidersen yeniyetme ilham çağı mı deseydim bana da kalmıyor medeni kanun derlemeleri telim daha bir do st avenue terim eskici şiiri
kendini bilen insanlardan geldim bir bilene sormanın nazik hüznüdür galip gelememek yenilgilere çok mağlubiyet taraf bırakmaz lehe durup bakıyorum o kadar çok anlatmadın ki, o nasıl ağlayış gözlerim bile o kadar sevemedi kendini şuradan ayrılalım kapı kolu olmayan evlerin şehrinden sinmemişken
paristen bahsedip, giden medeni insanlar çağındayız gidebiliyorlar her şeye rağmen kirli arka sokakları göremeden paris eyfel midir, birkaç devrim heykeli şarabın da bittiği yerden üzümüne kadar mağlup insanın ayinesi direksiyonu artık olmayan das auto notların arasında kalan dost-o güzellemesi gerçek için canımı verirdim kalemimde kanım efendim, efendim siz hanım olmamaya ant mı içtiniz
güzelsin, güzel olduğunu söylüyorsam daha bir güzelsin çiçekler, böcekler, ayrıntı tınısını da sana veriyorum değiştiremiyoruz onurlu bir karınca kadar hayatımızı sana gözlerinin karanlığından da bahsetmiyorum uzun uzun yollarından, şirin bir put gibi budaya aldananlardan sokak lambalarının aydınlatmadığı yolların karanlığı genzimin kırmızısı, koltuk altı ticaretim, bir itin sahipsizliği kalkıp ne de güzel geliyorsun kendine ben ona güzelsin diyorum mağlubiyetten sonra haklı bir tebriği kabul buyurabilirsin çeyrek aklınla simyacının ortadoğu hikayelerini unutup ya da kalabilirsin geniş omzuyla bir masanın kalabalık yalnızlığına
umut söz birliği etsin bırak, sözgelimi diyordum, umut iyidir yaşlanmak için biraz gençliğin dedikoduları bile bariz aptallık aptal opsiyonların menüsüne geliyoruz uygulamanın en direk değerlendirilişi yıldızın kalmış bir ahenk sineği saçlarını karıştırırsa söyle gözlerine bir baksın dirilmeden insanı mahveden gözlerine aksın yağmur içinde kirli bir çocuksun içim kadar rezil bana içinden geçilebilir bir iç veriyorlar buna sen de dahilsin buna ben de garip buna hepimiz talip
ipimi kısa tuttuğum için gösterinin zevkinden mahrum olabilirsin
darp eli math kabın sözde asalet yasasısını rabbe bırakalım siz olsa olsa ense köküne sıçan kuşu seyreden
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
'kerpeten düsaksosu' şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
'kerpeten düsaksosu' şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.