Yörünge
Keşke yörünge tercihi yapabilseydim doğmadan önce
O zaman burada olmazdım Yanında doğmaya başlardım, her sabah güneş gibi *** İşte burada Böyle duramıyorum, yürüyorum, yetişemediğim için birçok şeye Beklemiyorum Bedenimle kendim arasından sızan bir aralıkta sıcaklığının O eşsiz ürpertisi sarmıştı avuçlarımı Geçmiş zamanları unutmak için şartlı tarihler beliriyordu gözümün önünde Bir şeyi yapabilmek için, hep başka bir şeyinden vazgeçmek zorunda kalırsın İşte öyle bir şekilde bekliyordum, yürürken Elimden kayıp giden yıllarda bir güve kadar yer edemiyorum Kemiriliyorum en çok da susarken Yapışkan asfaltlı yollara borçluyum en çok ayağımın kaymasını En azından faili belli bir suçlu var gözlerimin önünden geçen Ellerim çocuk, gözlerim yaşlı Alkışlıyorum geçmişi İçimden ağlayarak El içlerime küsüyorum en çok beni dinlemeyip, bekledikleri için Sayın seyirci; “gökyüzünde havalar nasıl?” Defalarca sana açtım avuçlarımı, ama ayna bulamadım karşımda Elimin içindekiler görünmedi Sihirbaz olmak gerekirdi belki de Ama ben yanlış zamanlarda doğan bir doğruydum Ellerim dosdoğru uzanıyordu sana İçlerinde biriktirdiklerimden bıkmıştım Bir yağmur bekliyordum sonra da bir ses Sihirbaz kadar olmasa da inandırmak istiyordum içimdeki suskun çocuğu Yüzünü yağmura dön Islansın ağzında sakladığın küfürler Çok yağmurda ıslandım Hiç birisi ıslatamadı beni Ben güneşe çevirdim yüzümü İlk defa ısındı boğazımda biriken kelimeler İlk defa dökülürken yandı boğazım Yönümü bulmak elimde olsaydı Bir ayna olurdu avuçlarımda Boyum uzun değildi huyum kadar Boynum sağlam değildi yüreğim kadar Ayaklarımı ayakta tutan ellerimdi Bileğimin direnişinde gizliydi kelimelerin içini açabilen ruh ya da ruhsuzluk Evrenin üzerinde üç parçaya bölünüyorum Bir parçam gökyüzünde sallanıyor Görüyorum, havalar buradan gayet güzel Parçalanmak tam olarak bu Düşündüğün yerde ayaklarının olmamasıdır Oraya başka adımların seyahatidir ayrılık Bu yönde ilerlemek içe gitmek gibidir Susmak içe yaklaştırır Boş susmalı şiirler biriktiriyorum Her cadı bayramında okumak için İçimin benimsemediğini onaylamayan gözlerim Sözlerine eğildi Eğdi cümle kelimelerin boynunu Uzadı şiirin boyu Boynumu geçti Boğazımdan geçti Sessizce bir şehir daha geçti Şehrine bıraktığım şiirler konuşuyor artık Ben susarken Bu yörüngede yönümü bulabilseydim İçimde dinlenmek isterdim Ve kimliğimce konuşmak Ama ağırlaşıyordu yıllardır kimliksizliğimin yükü Geldiğim yerde yarım kalmaktan çürümüş hayaller Durduğum yerde ham hayaller Ne şiir olabildim bir şehre Ne kelime olabildim bir hikâyeye Ne de bir çiçek dağa Daha Az daha bekledim İki zıt kutbun tam ortasında kalakaldım. İki Bin On Beş Nevin Akbulut |
küsss tarafından 10/3/2015 12:52:56 PM zamanında düzenlenmiştir.