0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1067
Okunma
Kişneyen at gibi yelenle göğüs ger şiddetli rüzgara,
Pak alnınla çıkmadınmı Güneşe varmak için bu yolculuğa,
Eşkiyanın silahının soğuk demiri dayansa da şah damarına;
Dünyalık yoksa omzunda çıkarsın turna gibi göğün yedinci katına,
Onurlu yaşayan bir neslin korkusuz vakarlı torunları,
Bu alçak dünyayı kutsal diye kim senin yüreğine kazıdı,
Bilmezmisin,mırrığı karıştırmakla çıkarmı onun lezetli tadı;
Kalk ve doğrul sonra göm toprağa sırtındaki bu dünyalık mevtayı!
Dağların korkup kaçtığı,emaneti ancak ben taşırım diyen yüreğin değil mi;
Toprakla buluşunca,cenneti mualla sandın herhalde buradaki debdebeyi ,
Yorulmuş aşkların bu kervanda bestekarı yok sana söylemediler mi!
Ziya-i aşka rücu eden nefer kalk ve uyan hiç uyumuyor cehennem zebanileri!
12.09.2015/22.05-22.30/Çamlıca ev/İst
Erol Kekeç