SENİ BU HALLERE DÜŞECEK KADAR SEVMEMELİYDİM
sürgünüm senden,
keyfini sürmek varken bu yaşamda senin şimdi terkini yaşıyorum ağız dolusu kopmuşum etten, sıyrılmışım kemikten dilim çürüdü seviyorum demekten, kalbim pörsüdü sevmekten başka çare kalmadı gitmekten, sürgünüm senden çekilmiş bir tırnak gibi kopmuşum, bir diş gibi sökülmüşüm oysa sevmişim seni hepten sanki canım çıkmış tenimden, aklım gitmiş başımdan, taşım kopmuş toprağımdan vaktinde boy boy sürgün vermişim aşkına salkım saçak, apaçık, ayan beyan sevmişim hem de nasıl sevmişim seni bayan aşikâr, tavizkâr ve davetkâr; ilelebet sevmişim seni elbet cefakâr, çilekâr ve fedakâr; muhabbetin dibini bulmuşum evet ilan etmişim cümle aleme seni nasıl da sevdiğimi kahkaha atmışım göbeğimi çatlatırcasına yedi düvele bende aşk böyle olur senin gibi güzele ve senden sürgün yemişim sonra bu sürgün değil okkalı bir sille, düşmüşüm uzağına kim takılıp kalır bugün aşkın yazığına kim oturur kalır aşkın bu büyük kazığına gözlerinden uzağa düşmüşüm ilk, başlamış düşüş; düşüş o düşüş bir daha aşkımı doğrultamamışım, kırılmışım bir kere en ince yerimden sevmelerimi atmışım içime sevmişim ta en derinden en sessizinden bir gülüş çekmişim bir poz vermişim sahte gülümsemelerimle en kalabalığından bir yalnızlığa düşmüşüm en onulmazından bir derde musallat olmuşum kalmışım tek başıma kimse çıkmaz olmuş karşıma takmaz olmuşum kimseyi daha dudağımın kenarında şimdi acı bir gülüş saklı ne olur kimse demesin ayrılık ne de haklı toplamışım hayal kırıklıklarımı, kalp kırılmışlıklarımı sürüm sürüm sürünüyorum işte sensiz her yerdeyim çölde susuz, gülde dikensiz kınsız bir kılıç gibiyim kinsiz bir sevgiliyim üzgünüm seni bu hallere düşecek kadar sevmemeliydim bir sünger gibi hüznümü çekiyorum son damlasına kadar senden kalan sırılsıklam sensizlik akıyor benden buram buram sensizlik kokuyor her yanım tıka basa hüzne batmışım şimdi ben ayrılığın tam ortasında sensizliğin tam içinde sensiz cennette senli cehennemi düşlüyorum inan ki ben seni hâlâ 24 saat özlüyorum |