KavrulmalarKahır I bu sabah gülüşünle yıkıyorum yüzümü çekilir olsun diye gün ezip geçemiyorum içimdeki seni bir bardak çay bir sigara acımı bana bana kahveme derinlere çekiliyorum... unutma diye! dualar ediyorum açıp ellerimi iki yanımdaki boşluğa odamı dolduruyor yokluğun semayı yokluyorum karanlık saçlarım darmadağın dokunuşlarına bilerek... bilenerek temmuz tenimi kavuran ateş su tuz hasret ruhumu bölen neydi ikiye yüreğimde dibe vurmuşluğun gözlerimdeki ölü haykırışları... avuçlarımda bembeyaz bir gece gözbebeklerindeki o kayboluş gülüşünü jilet gibi ikiye bölen ve içindeki çocuğu katleden direnişin! dilinde usturadan çıkmış sus! köhne, virane, hesapsız ağırıma gidiyor içimdeki seni üşüterek yürümek yağmurlarda kimsenin duymadığı ezgiyken kulaklarımda şiir ve; bileğini bükemediğim sevdayla iddalaşma aptallığımı hatırlatır haylazlığı solan imgelerim! bin asırlık tanışmışlığımdım ki; kendimle buluşmuşluğum kendimi bulmuşluğum babama benziyordu gülünce kısılan gözlerin şefkatle sarıyordu gözbebeklerin iç`li sesin... ihanetti aşk-a suskunluğun! derinlerime saplanan yazgımdın... ah o masum mahsun şımartılmamış çocuk yanın! işte; onun peşindeydi yüreğimdeki gizli öznem! acımdın sarmalayamadığım koklayamadığım dudağımı döne döne alevine banamadığım kordun! mezar taşlarımız birbirinden habersiz yitik ömür düzenin çarkına kapılmış faniyiz! suçsuzum! yazgım dar`da asılı günahınla aşk sana yakışır çok yaşa hep aşkla! ölürüm; susma! sude nur haylazca 00:53 28 Temmuz 2015 |
çokca tebriklerimle