KASIM PATLARININ HİKAYESİ!!
Çocukluğumda o emektar
Kara sabanlar nakış gibi çiziyordu toprağa Üstünde sis kaplayan Gri bir tencere gibiydi gökyüzü İncir bahçerinde ağaçlarda asmalarda Bitmiş bir zamandı hasatı çoktan Üzümler kurutulmuştu incirlerde Çoktan küplere girmişti kış yiyecekleri Fersiz bir Aralık gününde soluk bir gökyüzü ağırlıyordu günü Salkım söğütler sararmış yapraklarıyla Derenin içinde eşlik ediyorlardı akan suya Yüzü uzun kemikli sağlam gözleri Saydam bir su gibiydi Meydan okuyordu yüzüne vuran soğuk bir rüzgara Kadın bahçeyi dolaşıyordu bir baştan bir başa günübirlik Gündelik bahçıvan giysileriyle Vücudu yaşlı bir kadından farksız değildi Eğildi Çamurlu naylon çizmeleri baktı Basma entarisi titredi Onu bambaşka bir kadın yapıyordu Çerçevede gökyüzü fonlu sardunyaların süslediği Kır evinin önündeki çardak Bahçe kapısından içeri girince Evin önü Kasım patlarıyla dolmuştu apak O vakit puslu bir Aralık ikindisi Güneşin dağlara çizdiği kızıl çizgi Yosun tutan derenin kenarında Suya düşmüştü yüzünün tasviri Çevresi dikenli tellerle çevrili Su kenarında bahçeli bir bağ evi Üstü kırmızı kiremitli Çoktan terkedilmişti bağ bozumunda. Kafatasımın içinde toz pembe bir düş saklardım Daha o vakitler küçük bir çocuktum Annemin eteğinde Yurdum güvenliydi Annemin eli elimdeykenki gibi.. Nurten Ak Aygen 24.07.2015 |