Göz ve uçUlu zeytin ağacı altında sessizce yatan bir kadının gözyaşı İncecik teyele dönüşerek yağmurun bin kat altına seslenir Ben buraya göm, mağara karanlığına… Kesip biçtiklerim üzerine yemin olsun ki Onlar görecekler atlarla beraber nasıl uçtuğumu Yeryüzünün nasıl çalkalandığını Ve yemin olsun ki Kızıl kumaşlardan yangın çıkaracağım İğne iplik her daldığında Yukarı çıktığında ilmik halkaları Suya bakacaklar Suya bakacaklar Ansızın sıçrayıp, öteye bakacaklar Ve sadece ateş böcekleri uluyacak Ve sadece ölüleri çağıracağım Ölüleri öpeceğim dudaklarından Yılan olacak saçlarım üçüncü çakra sesinde |
Bir hikayenin herhangi bir sayfasındaki karakterle gibiydi
Atları da gördüm, mağaraları da ve karanlığı.
Düştüm sonra, ayağım tökezledi.
Suya bakmakla yetinmeden, içinde taş sektirmeyi de denemeliyiz.
veya suya düşmeyi / düştükçe öğrenmeliyiz.