Dost kapısı
Kerem kapısından lütuf beklerken,
Kahır dikenleri içime battı. Derdimin üstüne dertler eklerken, Bir aşkın kimyası kimyama çattı. Meğer yalan imiş bildim sandığım, Anlamsız hayalmiş eski andığım, Cehennemden beter şimdi yandığım, Kül eyledi beni savurup attı. O yâr benim ile satranç oynadı, Ömrümce ütüldüm yine doymadı, Artık direnecek takat koymadı, Aklım hep yenildi, fikrimse mattı. Koymadı arzumla bir gün baş başa, Başımı eğdikçe sarıldı taşa, Zehirler akıtıp ekmeğe aşa, Verdiği hükmünün zevkini tattı. Sırtıma dikenli aba giyerek, Yokluk kapısına vardım iverek, O bana bu halin yetmez diyerek, Kor ateş zinciri boynuma taktı. Her varım onundu, demem böleydim, Eşiğinde can verip, zevkle öleydim, Aczimle uğrunda kuldum, köleydim, Aşkın pazarında üç pula sattı. Celali cemali her iki elden, Kederle neşeyle çalar her telden, Kudret kalemiyle ezel ezelden, Kaza ve kaderin çizilmiş hattı. Bende ben koymadı, benlikten soydu, Ben, ben değildi bendeki oydu, Ömrümün şerhine ipotek koydu, Tapuladı beni imzayı attı. Yaralı sinemde bitmiyor çile, Her ilahi duygu gelmiyor dile, Beni viraneye çevirse bile, Saraylar terk edip gönlümde yattı. 02.o7.2015…Mustafa Yaralı |