Saçlarımı Çekiştiren Sevgin
hiçliğe bükülüyor kocaman yol
soğuk taşlardan güzel uykulardan balkon aralıklarının gizli sezgisinden güne düşerken yanlış düşünülmüş mavinin parlaklığında kalan yaşama sevincim kime versem ah kime versem yok olan ellerini sonra o eller kimin olur bilmiyorum göğe kalkan mutluluklar gibi çoğul duvarlara dalıp gecenin karanlığını öpen velvelem hafifliğini söndürüyor dağ serinliğinin bilsen nasıl sızar nasıl değişir aniden güneşin altında öyle dalgın bir gemi geçer siz bilmezsiniz içiniz üşür acaba nerede nasıl şimdi yarın bu göğü başka birinin gözlerinde görme olasılığının tebessümü damlalar ürperir korkarsınız vadilerin rüzgar alan yamacından kendine koşmak isteyen anının ağrısı yokluğa gömülen ölülerin tutuşturduğu uçurumlar geçer üstünüzden yarını tasarlamaktan geliyorum sarılıyorum kendime dolup taze ot kokusu ve arka sesler kaçıyorum parmaklarının mor aralığından saçlarımı çekiştiren sevgine çoğaltıyoruz zamanı yalanların üstüne koyup karmaşık dünya yumağının özünde ilk söz yansımalarını taşırıp çok olmayı istiyor benzeyenlerin ayrışarak yalnızlaştığı tırmanış yolu ayna tutup sevişme çağrısında bulunuyor arzudan yontma sevgi dalları azalarak tükeniyor labirentlerin git gelinde yol ve kaldırım sonrası nefeslenip kollarını sandalyeden sarkıtan an parlak sarı bir günün beyaz balonuna doluyor pencereler yoruluyor hızlı hızlı tadarak kovalıyor her koyu kıpırtıyı içim gizemli bir bağı olgunlaştırıyor aramız birbirimize uzak eski tozların katılaştığı mutlululuk halinin ilkel yanılgısı ah vah ediyor çakıl taşları ağaçlar şarap içmeyi öğreniyor gözlerinden. |
Uzakdaki sair dosyuma........ 😁😀😜