İçimden İçine
serin ormanlar
kahverengi yığınlar ve gürültüleri kalkarken oyalandığın hafiflik değil yuvarlanıp içimden içine umarsız sızlanan ağız mırıltılarını uzatarak kayıtsız kalıyor dönen güne neşe gülleri salkım aşağı inen evrilen hızlıca sönen göz kırpmalarının yanında beliren kardeş ruhların pervanesi hangisi teninden tenime değen su hissi kırlangıçların ilk hali varlığı ürperti renginde manasızlaşıyor ve yürüyor kırlar ayaklarına değdikçe incinmesin istiyor beyaz çiçekler sarhoşluk dolunayla yüz yüze sarmaş dolaş bir dans üzümlerin bir birine söylediği tatlı sararmalar halkalanıyor dudaklarımızda olgunlaşıyor iki sevgili bende değil sende kendi içinde sevginin abartılar sunuyormuş gibi söylenmesi bu heyecan yakışıyor mu hiç bedenine dağlardan dağlara uçabilmenin deliliği bu rüya bu uyanır uyanmaz özlediğin. |