Ufkun Tadı
düşünürüm yüzünün kaybolduğunu
sonsuzun sonsuza dönmesinden başka tutulacak hiç bir şey kalmıyor tabi birde kuyu içinde unutulmuş oluyorsun ne kadar gidersen git aynı ışıklı bahçelerde akşamlar durgun bir serinliği çekiştirir ya çiçekli dallar alnına değer avuçlarından saçlarına dek kızıllaşan ağaç masa şarkılar söyler dost ağız bir nehrin uzak sesi ve bulutlar aramızı ışıtan ateş böcekleri akşamı uzatıp dokunabilir kalbine kalkarsın saçların uçuşur yürüdüğüm gelir aklıma omuzlarında ve düştüğüm yanaklarındaki alevli yola beyaz yastıklar birikir gözlerinin içinde mayhoş rüzgarların testisinden saçılan yıldız tozları alevini artırdıkça içimde pembeleşir dudaklarım dudaklarına yakın yankılar anlamsızlaşır daha da sıcak kendi fısıltısıyla sakinleşir heyecan düştü düşecek karanlığın orta çizgisinde açar göğsünü vadiler sarıldıkça ufkun tadı koyulaşır içimizde. |