Küçük Lala
göz aralığı yankısından bize
eller çarpıyor birbirine ne ulu orta bir adım oysa ve kayıtsız anı kovalamakla inatlaşan onca duygunun zayıflaması çekiliyor kendi içine söyleyin uzatabilir misiniz kalan zamanı ağaç soyunun gerisindeki baba tekrar bu içselliğin kağıda boşalması değil çatı entrikalarında kırmızı kiremitlerle konuşma faslına giren yağmur öncesi nöbetindeyiz teyakkuz kuşları dönüyor çıkmazımızda küçük lala gülümsüyor beyaz ve pembenin dokusunda kederi kızıl dudaklı örümceklerin bağladığı karanlık sevişme odasında ağrılar ilerliyor kırık kanatlı içimize sevgi çoğalır ve ufka batar artık yetişmez olur eski sürgününe iki kalbin birbirine esnediği yeni yalanlar söyleyerek gidilecek bir yer yok bu doymuş yalnızlığın ucunu bulduğunda hangi saçaktan size dağıldığını göreceğiz acılar dinecek çocuklar acınızı dindireceğiz. |
Kaleminiz var olsun