ihtar ve ihtarseni seyrederken çekiliyor deniz ipten düşüveriyor bulutlar tüm kırık dökük şehirler ayaklanıyor o an erkek olsam öperdim o an öperdim yağmur işlemiş dar kapılardan geçerken seni üşürdüm laf olsun diye ve hatta göz kırpmadan unuttuğum toprak kokusunda sabahlardım. korkma daha fazla vur bana benimle beraber ağlayan sokak. ortasında kapısız odalar dolu ev nasıl görünüyor buradan üzgün her kahkaha nasıl görünüyor katran karası saçlar ağarınca. cebimde okunmaktan yorgun birkaç satır başrolde aşk ne olursa olsun senden olsun keşke bir an sevseydin beni. rüzgarın ayaklarıyla yürüyorum ya düşlerimi kavanozluyorum şaşırma seviyorsam bu şehrin denizini tatsızım en çokta tuzsuz senin gözlerin sarıydı değil mi? Allah aşkına giderken kendini bırakma bende en azından bir savaşçı gibi git ardından uzun uzun yorulayım ve muhannet. çok kırıcı beni sen çağır eyvallah ne önemi var değişiversin ölüme giden yol ceset korkutucudur ve illa kal diyen olsun. ben sadece şiir yazdım. yani demem o ki Allah’ım sımsıkı sarıl bana merhametinle arıt günlerden pazar içim dışım savaş savaş. Belgin ERTÜRK |