Hakikat
Çoğalır ürperti tüylü dikenler
sağanak gibi üşüşür hüzünler yol istimlak olur, gider yarenler besleme olur şimdi benlikler tarih bozuk saat, zaman müfsit ilelebet bir tağut, deccal kumandan Ay çatlamış, yıldızlar dökülmüş kırmızıya boyanmış göğün mavisi kan akıyor bulutlardan başımıza hüküm namusuz bir ağzın lakırdısı çiğneniyor masumiyet ahmakça doğ artık nurlu hakikat, artık doğsana! Ey hikmetinden suâl edilmez çatacak olanın saati bilinmez bu kervan kurt dolu artık yürümez paklamaz bizi topraktan gayrısı toprak dediğin anamızın anası. |