Dalgınlık Üstümüze Çöktüğünde
durum değişmedi
yürüyen ayakların güne savruluşu devam ediyor kımıldayan kediye eğilen el ve bir parça göğün yere düştüğü sarı saman tarlaları koşmak uçuşmak saçları yeşil salkım ağaçlar bulmak değil asıl niyetim kaldırımlarda olmayan bir şey için içine varan gözlerime geri geldi hasretin eski gelgitlerin uzaklaşan köpüklerine sarılmak istiyor olmayacak şeyler mi düşünmeli yoksa zaten yok sayılan bir gülümsemenin lakayt tavrı yakıcı düşler için yoğunlaşıyor keman çalıp rüyamızı bozan gürültülü yalvarmalara dek komşu çatının beyaz güvercinleri sorgunun kendisi değil kolay olmayan tınısındaki ikramın varisi olmak yada olmamak hikayesinin tatlı huzmesi kaçabilirdik dalgınlık üstümüze çöktüğünde bize ait olmayan bize kucak açan yeni başlangıçların ötesinde mavi yaralarımız vardı zamanı incitmeyen. |